Kelam'A Giriş
Deneme Ara Sınavı 12
1.
Aşağıdakilerden hangisi dinde kesin hükmü bildirir?
Doğru Cevap: "A" Farz
Soru Açıklaması
Kur’ân’ın tevile ihtiyaç duyulmayacak bir biçimde açık ifadelerle itikad ve iman edilmesini emrettiği ve Müslümanların Hz. Peygamber’in ağzından ifade edildiğinde ittifak edip mütevatiren ondan naklettikleri, bu konuda ayrılığa düşmedikleri şeyler iman konusudur. Bu katî hükümler ise İslâm dininde iman ve İslâm esasları diye sıralanan ilkeler ile farziyyeti yahut haramlığı katî, kesin delil ile sabit olmuş bütün dinî meselelerdir. Dolayısıyla doğru cevap A şıkı; Farzdır.
2.

Vahiy ve vahyi getiren melek ile tüm meleklere iman ve vahyin toplanıp yazıldığı Kitap (Kur’an) ile tüm ilâhî kitaplara imanın incelendiği kelamın konusu hangisidir?

Doğru Cevap: "B" Nübüvvat
Soru Açıklaması

İkinci temel konu olan nübüvvât başlığı altında, vahiy ve vahyi getiren melek ile tüm meleklere iman ve vahyin toplanıp yazıldığı Kitap (Kur’an) ile tüm ilâhî kitaplara iman incelenir.

3.

Kur’ân âyetlerinin hepsi üslup açısından aynı özellikte değildir. Bazı âyetlerin manâsı apaçık olup anlaşılması kolay olduğu gibi bazılarının kesin anlamlarının verilmesi zordur. Farklı anlamları nedeni ile kesin anlamalarının verilmesi zor olan bu ayetlere verilen isim hangisidir?

Doğru Cevap: "B" Müteşabih
Soru Açıklaması

Farklı anlamlara gelmeleri nedeniyle kesin anlamların verilmesi zor olan ayetlere müteşâbih âyetler denir.

4.

Aşağıdaki dönemlerin hangisinde kelam ilminden söz edemeyiz.

Doğru Cevap: "A" Hz. Peygamber dönemi
Soru Açıklaması

Hz. Peygamber dönemi Kur’ân vahyinin devam ettiği ve onun vefatına kadar bu vahyin sürdüğü dönemdir. Bu dönemde ortaya çıkan sebepler (nüzûl sebepleri) ve hayatın akışı içerisinde Kur’ân nâzil oluyordu. Dolayısıyla bugün elimizde olduğu haliyle Kur’ân-ı Kerim tamamlanmış bir kitap olarak mevcut değildi. Onun vahiy süreci Hz. Peygamber’in vefatıyla tamamlanmış oldu. Dolayısıyla bu dönemde bugünkü anlam ve çerçevede başka herhangi bir İslâmî ilim olmadığı gibi kelâm ilmi de yoktu.

5.

Allah’ın sıfatları ve halku’l-Kur’ân hakkında ilk defa konuşan kelamı şahsiyet kimdir?

Doğru Cevap: "A" Ca‘d b. Dirhem
Soru Açıklaması

Halku’l-Kur’ân; Kur’an’ın yaratılmışlığı meselesidir. Allah’ın sıfatları ve halku’l-Kur’ân hakkında ilk defa konuşan Ca‘d b. Dirhem olmuştur.

6.
I. Öğrenilmesi ve öğretilmesi gereken bilgiler ilk defa sözle öğretilir ve öğrenilir. Dinî düşüncede, hakkında ilk önce söz edilmesi, yani konuşulması gereken ilim ise elbette itikad ilmidir. Onun için bu ilme kelâm ilmi denilmiştir.II. Bu ilmin konuların dindeki yeri ve önemine binâen, onlar hakkında insanın aklına çok çeşitli sualler geldiğinden dolayı karşılıklı, çok ve dikkatli konuşmayı, yani kelâmı gerektirir. Çünkü karşıdaki insanın ikna edilmesi gerekir. Bundan dolayı bu ilme kelâm ilmi denilmiştir.III. Bu ilimde kullanılan naklî ve aklî delillerin kuvvetinden dolayı, diğer ilimlere nazaran “artık kelâm dediğin işte budur, diğerleri değil” anlamında, bu ilmin konuları hakkında söylenen sözün, diğer sözleri kesip bitiren söz olduğu için kelâm ismi verilmiştir.IV. Kelâm ilminin takip ettiği akıl yürütme ve konuları delillendirme usûlü mantık ilmi ile benzerlik arz eder. Kaldı ki mantık kelimesi Yunanca’da “logos” yani “söz” anlamına gelir ki bunun Arapçadaki karşılığı “kelâm”dır. İşte bu ilim hem takip etmiş olduğu yöntemiyle mantık ilmine benzemesi hem de mantık kelimesinin kökeniylede bir benzerliği bulunduğundan dolayı “kelâm ilmi” olarak adlandırılmıştır. Yukarıdakiler ifadelerden hangileri kelâm ismi verilmesinin nedenlerindendir?
Doğru Cevap: "E" I, I, II, IV
Soru Açıklaması
İslâm dininin akâid esaslarını naklin yanında aklî delilleri de kullanarak açıklamaya çalışan bu ilme söz anlamına gelen kelâm ismi verilmiştir. Bahsi geçen tanımlamaların tümü söz anlamına gelen kelâm isminin verilmesinin sebepleri arasında yer almaktadır.
7.

Mu’teziler aşağıdaki hangi iki mezhep arasında bir yer benimsemişlerdir?

Doğru Cevap: "D" Hariciyye- Mürcie
Soru Açıklaması

Haricîler şiddet ve sertlik yolunu seçip sadece kendilerini mümin saymış, Mürcie uzlaşmacı bir yol takip ederek karşıt grupları da mümin kabul etmiştir. Mu‘tezile, Haricîler ile Mürcie arasında yer almış, ne Haricîler kadar sert, ne Mürcie kadar yumuşak tutum içine girmiştir.

8.

Aşağıdakilerden hangisi Cehm’in görüşlerinin ana hatlarından biri değildir?

Doğru Cevap: "E" Ahlak
Soru Açıklaması

Cehm, çağdaşı Ebû Hanîfe ve Vâsıl b. Atâ ile de fikir alışverişinde bulunmuş ve talebeleriyle tartışmıştır. Ayrıca ünlü tefsirci Mukâtil b. Süleyman ile de münazaralarda bulunmuştur. Onun görüşleri ana hatlarıyla şöyledir: Ulûhiyet, Halku’l-Kur’ân, Kaza Kader, İman, Ahiret, Akıl-Nakil.

9.

Gaylân b. Müslim ed-Dımaşkî el-Kıbtî tabiûn dönemi âlimlerinden biri olarak kim ile birlikte ilk Kaderiyye fırkasının doğuşunu hazırlamıştır?

Doğru Cevap: "C" Ma’bed el-Cühenî
Soru Açıklaması

Gaylân b. Müslim ed-Dımaşkî el-Kıbtî (ö. 120/738 civarı) irade hürriyeti konusundaki fikirleriyle Ma’bed el-Cühenî ile birlikte ilk Kaderiyye fırkasının doğuşunu hazırlayan tabiûn dönemi âlimlerinden biridir, ancak hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.

10.

Aşağıdakilerden hangi sıralama Kelâm ilminin, ana konularının ortaya çıkışı, bunları anlamaya yönelik ilmî tartışmaların doğuşu, başlaması ve kazandığı muhteva açılarından tarihi sürecini doğru göstermektedir?I. Yeni ilm-i kelâm dönemi: XIX. asrın sonlarından başlayarak hâlen devam etmekte olan dönem. II. Vâsıl b. Atâ ve Amr b. Ubeyd ile Mu‘tezile mezhebinin ortaya çıkışı III. Kur’ân vahyinin devam ettiği dönem; Hz. Peygamber dönemi. IV. Kelâmî tartışmaların ortaya çıktığı ilk fikrî hareketler ve ihtilaflar dönemi. V. Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik gibi Ehl-i Sünnet kelam mezheplerinin ortaya çıkışı.

Doğru Cevap: "D" III, IV, II, V, I
Soru Açıklaması

Kelâm ilminin, ana konularının ortaya çıkışı, bunları anlamaya yönelik ilmî tartışmaların doğuşu, başlaması ve kazandığı muhteva açılarından tarihi süreci şu şekildedir. - Kur’ân vahyinin devam ettiği dönem; Hz. Peygamber dönemi. - Kelâmî tartışmaların ortaya çıktığı ilk fikrî hareketler ve ihtilaflar dönemi. - Vâsıl b. Atâ ve Amr b. Ubeyd ile Mu‘tezile mezhebinin ortaya çıkışı - Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik gibi Ehl-i Sünnet kelam mezheplerinin ortaya çıkışı. - Yeni ilm-i kelâm dönemi: XIX. asrın sonlarından başlayarak hâlen devam etmekte olan dönem.

11.

Kelâm ilmi, dinin aslını oluşturan akîdeyi, temel inanç ilkelerini kendisine konu edindiği için hangi isim ile adlandırılmıştır?

Doğru Cevap: "A" Usûlü’d-dîn
Soru Açıklaması

Kelâm ilmi, dinin aslını oluşturan akîdeyi, temel inanç ilkelerini kendisine konu edindiği için “Usûlü’d-dîn” ismi ile adlanmıştır.

12.

Aşağıdakilerden hangisi Gazali’ nin ilim tasnifine göre, külli ilimler içerisinde yer almaktadır?

Doğru Cevap: "D" Kelam
Soru Açıklaması

Kelam Gazali’ nin ilim tasnifine göre, külli ilimler içerisinde yer almaktadır.

13.

I. Tevhîd, II. Adâlet, III. Teaddüd-i kudemâ IV. Kad i‘tezele annâ Vâsıl V. El-va‘d ve’l-vaîd, VI. Halku’l-Kur’an VII. El-menzile beyne’l-menzileteyn VIII. El-emru bi’lma’ruf ve’n-nehyu ani’l-münker I.X. Ehlü’t-tevhîd ve’l-adl” Mu‘tezile mezhebi denilince; zaman içerisinde geçirdiği aşamalardan sonra, her birine özel bir anlam yüklenen ve bilinen beş esası benimseyen bir ekol anlaşılmaktadır. Aşağıda belirtilen bu beş esas, hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

Doğru Cevap: "B" I, II, V, VII ve VIII
Soru Açıklaması

Zaman içerisinde geçirdiği aşamalardan sonra Mu‘tezile mezhebi denilince her birine özel bir anlam yüklenen tevhîd, adâlet, el-va‘d ve’l-vaîd, el-menzile beyne’l-menzileteyn ve el-emru bi’lma’ruf ve’n-nehyu ani’l-münker olarak bilinen beş esası benimseyen bir ekol anlaşılır.

14.

Ma’bed el-Cühenî’dir (80/699) ‘nin kader ile iligli yorumu ve inandığı düşünceleri açıkça söyleme tavrı aşağıdakilerden hangi ekol üzerinde etkili olmuştur?

Doğru Cevap: "B" Mu’tezile
Soru Açıklaması

Ma’bed, hangi konumda olursa olsun insanların kendi yapıp-ettiklerinden sorumlu olduğunu söylüyordu. Onun kader yorumu ve inandığı düşünceleri açıkça söyleme tavrı, Mu‘tezile üzerinde ciddi tesirleri olmuştur. Bundan dolayı bazı Mu‘tezilî alimler onu Mu‘tezile’nin Medine grubu içinde saymışlardır. Yahya b. Maîn, Ebû Hatim, Dârekutnî, İbn Hacer gibi alimler ise onu hadîs rivayetinde güvenilir kişilerden kabul etmişlerdir.

15.

Aşağıdakilerden hangisi hilafet meselesi ve halife seçimiyle ilgili olarak İslâm düşüncesinde ortaya çıkan temel görüşlerden değildir?

Doğru Cevap: "A" Kur’ân’da ve hadîslerinde halifenin Hz. Peygamber’den sonra kim olacağına dair açık bir beyan bulunmaktadır.
Soru Açıklaması

Hz. Peygamber, kendisinden sonra kimin halife olacağı hususunda bir belirlemede bulunmadığı için Müslümanlar, onun vefatından hemen sonra yaptıkları toplantıda konuyu etraflıca istişâre etmişler, konuşmuşlar ve halife adayları çıkarmışlardır. Böylece onlar, İslâm toplumunu kimin daha iyi idare edebileceğini önemle tartışmışlardır. Kur’ân’da ve hadîslerinde halifenin Hz. Peygamber’den sonra kim olacağı şöyle dursun, onun nasıl belirleneceğine dair açık bir beyan bile bulunmamaktadır.

16.

Gaylân ed-Dımaşki’nin irade hürriyeti konusundaki fikirleri Mu‘tezile’nin hangi prensibinin teşekkülünde önemli rol oynamıştır?

Doğru Cevap: "B" Adalet
Soru Açıklaması

Gaylân, kelâm ilmi ve tarihi bakımından, Kaderiye ve Mu‘tezile’nin benimsediği prensipleri daha önce ortaya koyması bakımından önem arz eder. Aynı şekilde onun, irade hürriyeti konusundaki fikirleri Mu‘tezile’nin adalet prensibinin teşekkülünde önemli rol oynamıştır.

17.

Haricîler, S¸ia, materyalistler, tabiatçılar (natüralistler) ve Mürcie kelâmını en iyi bilen; İslam’a açıkça zıt görüşleri ve düalistleri(senevîye) en iyi susturan kişi olarak ifade edilen kişi aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: "D" Vâsıl b. Ata
Soru Açıklaması

Mu‘tezile geleneği içerisinde yabancı din ve kültürlerle ilişki içerisinde olan ve onlarla mücadelelerde ilk öne çıkan kişi Vâsıl b. Ata’dır. Vâsıl’ın Haricîler, S¸ia, materyalistler, tabiatçılar (natüralistler) ve Mürcie kelâmını en iyi bilen; İslam’a açıkça zıt görüşleri ve düalistleri(senevîye) en iyi susturan kişi olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca Mu‘tezilî alimler Budizm’e mensup olanlar (Sümeniyye), Mecusiler, Mazdekîler, Sabiîler, Maniheistler, inkârcı filozoflar, zındıklar, Hıristiyanlar, Yahudiler, Hint dinlerine mensup olanlarla da tartışmalar yapmışlardır.

18.
1. Hâricîlere göre adam öldürmek gibi bir büyük günah işleyen dinden çıkar ve kâfir olur. Ölünce ebedî olarak Cehennem’de kalır. Azabı kâfirlerinkinden farklı olmaz.2. Mu‘tezile’ye göre büyük günah işleyen dinden çıkar ise de kâfir olmaz, iman ile küfür arasında kalır. Ne mümin ne kafir sayılır. Ölünceye kadar tevbe etmesi beklenir. Tevbe etmeden ölürse ebedî olarak Cehennem’de kalır, fakat azabı inkârcılarınkinden hafif olur.3. Mürcie’ye göre konu hakkında hüküm vermemek ve sorunu âhirete ertelemek uygundur.4. Ehl-i sünnet’e göre günahlar helal sayılarak işlenmediği müddetçe kişiyi dinden çıkarmaz. Fakat günahlar imana zarar verir ve sahibi âhirette cezalandırılır. Ne var ki, Allah dilerse onları af edebilir. Yukarıdakilerden hangileri İslam aleminde Hz.Peygamber (s.a.v) öldükten sonra meydana gelen siyasi anlaşmazlıklar ve iç savaşlar neticesinde ortaya çıkan sorular etrafındaki görüşlerdendir?
Doğru Cevap: "E" 1-2-3-4
Soru Açıklaması
Hz. Peygamber’in vefatından sonra hilafet görevini yürüten ilk iki halife Hz.Ebû Bekir ve Hz. Ömer devrinde Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve sükûnet hâkim idi. Ancak, üçüncü halife Hz. Osman’ın hilafetinin özellikle son dönemlerinde idareyle ilgili siyâsî sorunlar nedeniyle huzur ve sükûnet bozularak yerini çatışma ve kargaşa aldı. Gittikçe büyüyen kargaşa sonucunda Hz. Osman şehid edildi. Yerine halife olarak Hz. Ali seçildi. Hz. Ali döneminde de siyâsî istikrar sağlanamadı. Hz. Osman’ın öldürülme nedenleri ve olayın sorumluları etrafında gelişen tartışma ve sürtüşmeler sonucunda adına iç savaşlar denilen Cemel (36/656) ve Sıffin (37/657) vakâları peş peşe yaşandı. Binlerce insan öldürüldü. İslâm tarihinde Müslüman toplumun bizzat içerisinde meydana gelen bu üç olayın her birisi tamamen siyâsîdir. Dolayısıyla bu olaylar meydana gelirken ortada kelâmî bir problem yoktur. Ancak, olaylar olup bittikten sonra İslâm düşüncesinde kelâmî muhtevada ciddi ve çözümü güç birçok soru ve sorun ortaya çıkmıştır. Aslında Müslümanlar daha önceleri Hz. Peygamber döneminde, ilk iki halife devrinde çeşitli savaşlara katılmışlar, ölüm ve öldürmehâdiseleriyle karşılaşmışlardı. Ama bizzat kendi içlerinde ve birbirlerinekarşı böyle bir mücadele yaşanmamış ve bu ölçülerde ağır sonuçlarlakarşılaşmamışlardı. Onun için bu olayların sonucunda, daha önce sorulmamış sualler soruluyor ve bunlara cevaplar aranıyordu.Hz. Osman’ın şehadeti, Cemel ve Sıffîn olayları sonucunda ortaya çıkankelâmî problemleri başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:1. Büyük günah işleyen kişi (mürtekib-i kebîre)nin dindeki durumu. İslâm’da adam öldürme Kur’ân’ın açık beyanıyla büyük bir günahtır. (bk. en-Nisâ, 4/92–93). Bu olaylarda öldürme hâdiseleri vardır ve ölen de öldüren de Müslüman’dır. O halde büyük günah işleyen bir müminin iman bakımından dindeki konumu nedir?Bu önemli soruya cevap aranırken birçok kelâmî ekol ortaya çıkmış vekonuyu detaylarıyla tartışarak cevaplandırmaya çalışmışlardır. Sözgelimi Sıffîn savaşı sonucunda, bu soruya ve bununla ilgili diğer sorulara kendilerince cevap arayan Hâricîler denilen müstakil bir fırka doğmuştur. Anılan sorular etrafında ortaya çıkan görüşleri kısaca şöyle ifade ve tasnif etmek mümkündür:a. Hâricîlere göre adam öldürmek gibi bir büyük günah işleyen dindençıkar ve kâfir olur. Ölünce ebedî olarak Cehennem’de kalır. Azabıkâfirlerinkinden farklı olmaz.b. Mu‘tezile’ye göre büyük günah işleyen dinden çıkar ise de kâfir olmaz,iman ile küfür arasında kalır. Ne mümin ne kafir sayılır. Ölünceye kadartevbe etmesi beklenir. Tevbe etmeden ölürse ebedî olarak Cehennem’dekalır, fakat azabı inkârcılarınkinden hafif olur.c. Mürcie’ye göre konu hakkında hüküm vermemek ve sorunu âhireteertelemek uygundur.d. Ehl-i sünnet’e göre günahlar helal sayılarak işlenmediği müddetçe kişiyi dinden çıkarmaz. Fakat günahlar imana zarar verir ve sahibi âhirettecezalandırılır. Ne var ki, Allah dilerse onları af edebilir.
19.

Kırtas Hadisesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

Doğru Cevap: "B" Hz. Peygamber hastalığın şiddetli olduğu bir dönemde yanında bulunan ashabından inen bir vahyi yazmak için kağıt kalem istemiştir
Soru Açıklaması

Hâdisenin seyrinden açıkça anlaşılmaktadır ki burada bir vahyin yazdı- rılması isteği yoktur. Zira şayet yazdırılmak istenen vahiy olsaydı, ashap, bunu orada hazır bulundukları için anlarlar ve bu isteğe asla karşı çıkmazlar, çıkamazlardı. Sahabe, bir vahiy durumunun olup olmadığından tereddüt etse- lerdi bunu Hz. Peygamber’e sorarlardı. Onlar sormadılarsa bie bu durumda Hz. Peygamber, yazdırmak istediği şeyin bir vahiy olduğunu açıkça beyan eder ve bunu muhakkak sûrette yazdırırdı.

20.

Aşağıdakilerden hangisi Mu‘tezile mezhebinin beş esasından biri değildir?

Doğru Cevap: "E" usûl-i hamse
Soru Açıklaması

Zaman içerisinde geçirdiği aşamalardan sonra Mu‘tezile mezhebi denilince her birine özel bir anlam yüklenen tevhîd, adâlet, el-va‘d ve’l-vaîd, el-menzile beyne’l-menzileteyn ve el-emru bi’lma’ruf ve’n-nehyu ani’l-münker olarak bilinen beş esası benimseyen bir ekol anlaşılır.

TEST BİTTİ.
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.