Vahiy ve vahyi getiren melek ile tüm meleklere iman ve vahyin toplanıp yazıldığı Kitap (Kur’an) ile tüm ilâhî kitaplara imanın incelendiği kelamın konusu hangisidir?
İkinci temel konu olan nübüvvât başlığı altında, vahiy ve vahyi getiren melek ile tüm meleklere iman ve vahyin toplanıp yazıldığı Kitap (Kur’an) ile tüm ilâhî kitaplara iman incelenir.
Kur’ân âyetlerinin hepsi üslup açısından aynı özellikte değildir. Bazı âyetlerin manâsı apaçık olup anlaşılması kolay olduğu gibi bazılarının kesin anlamlarının verilmesi zordur. Farklı anlamları nedeni ile kesin anlamalarının verilmesi zor olan bu ayetlere verilen isim hangisidir?
Farklı anlamlara gelmeleri nedeniyle kesin anlamların verilmesi zor olan ayetlere müteşâbih âyetler denir.
Aşağıdaki dönemlerin hangisinde kelam ilminden söz edemeyiz.
Hz. Peygamber dönemi Kur’ân vahyinin devam ettiği ve onun vefatına kadar bu vahyin sürdüğü dönemdir. Bu dönemde ortaya çıkan sebepler (nüzûl sebepleri) ve hayatın akışı içerisinde Kur’ân nâzil oluyordu. Dolayısıyla bugün elimizde olduğu haliyle Kur’ân-ı Kerim tamamlanmış bir kitap olarak mevcut değildi. Onun vahiy süreci Hz. Peygamber’in vefatıyla tamamlanmış oldu. Dolayısıyla bu dönemde bugünkü anlam ve çerçevede başka herhangi bir İslâmî ilim olmadığı gibi kelâm ilmi de yoktu.
Allah’ın sıfatları ve halku’l-Kur’ân hakkında ilk defa konuşan kelamı şahsiyet kimdir?
Halku’l-Kur’ân; Kur’an’ın yaratılmışlığı meselesidir. Allah’ın sıfatları ve halku’l-Kur’ân hakkında ilk defa konuşan Ca‘d b. Dirhem olmuştur.
Mu’teziler aşağıdaki hangi iki mezhep arasında bir yer benimsemişlerdir?
Haricîler şiddet ve sertlik yolunu seçip sadece kendilerini mümin saymış, Mürcie uzlaşmacı bir yol takip ederek karşıt grupları da mümin kabul etmiştir. Mu‘tezile, Haricîler ile Mürcie arasında yer almış, ne Haricîler kadar sert, ne Mürcie kadar yumuşak tutum içine girmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi Cehm’in görüşlerinin ana hatlarından biri değildir?
Cehm, çağdaşı Ebû Hanîfe ve Vâsıl b. Atâ ile de fikir alışverişinde bulunmuş ve talebeleriyle tartışmıştır. Ayrıca ünlü tefsirci Mukâtil b. Süleyman ile de münazaralarda bulunmuştur. Onun görüşleri ana hatlarıyla şöyledir: Ulûhiyet, Halku’l-Kur’ân, Kaza Kader, İman, Ahiret, Akıl-Nakil.
Gaylân b. Müslim ed-Dımaşkî el-Kıbtî tabiûn dönemi âlimlerinden biri olarak kim ile birlikte ilk Kaderiyye fırkasının doğuşunu hazırlamıştır?
Gaylân b. Müslim ed-Dımaşkî el-Kıbtî (ö. 120/738 civarı) irade hürriyeti konusundaki fikirleriyle Ma’bed el-Cühenî ile birlikte ilk Kaderiyye fırkasının doğuşunu hazırlayan tabiûn dönemi âlimlerinden biridir, ancak hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.
Aşağıdakilerden hangi sıralama Kelâm ilminin, ana konularının ortaya çıkışı, bunları anlamaya yönelik ilmî tartışmaların doğuşu, başlaması ve kazandığı muhteva açılarından tarihi sürecini doğru göstermektedir?I. Yeni ilm-i kelâm dönemi: XIX. asrın sonlarından başlayarak hâlen devam etmekte olan dönem. II. Vâsıl b. Atâ ve Amr b. Ubeyd ile Mu‘tezile mezhebinin ortaya çıkışı III. Kur’ân vahyinin devam ettiği dönem; Hz. Peygamber dönemi. IV. Kelâmî tartışmaların ortaya çıktığı ilk fikrî hareketler ve ihtilaflar dönemi. V. Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik gibi Ehl-i Sünnet kelam mezheplerinin ortaya çıkışı.
Kelâm ilminin, ana konularının ortaya çıkışı, bunları anlamaya yönelik ilmî tartışmaların doğuşu, başlaması ve kazandığı muhteva açılarından tarihi süreci şu şekildedir. - Kur’ân vahyinin devam ettiği dönem; Hz. Peygamber dönemi. - Kelâmî tartışmaların ortaya çıktığı ilk fikrî hareketler ve ihtilaflar dönemi. - Vâsıl b. Atâ ve Amr b. Ubeyd ile Mu‘tezile mezhebinin ortaya çıkışı - Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik gibi Ehl-i Sünnet kelam mezheplerinin ortaya çıkışı. - Yeni ilm-i kelâm dönemi: XIX. asrın sonlarından başlayarak hâlen devam etmekte olan dönem.
Kelâm ilmi, dinin aslını oluşturan akîdeyi, temel inanç ilkelerini kendisine konu edindiği için hangi isim ile adlandırılmıştır?
Kelâm ilmi, dinin aslını oluşturan akîdeyi, temel inanç ilkelerini kendisine konu edindiği için “Usûlü’d-dîn” ismi ile adlanmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi Gazali’ nin ilim tasnifine göre, külli ilimler içerisinde yer almaktadır?
Kelam Gazali’ nin ilim tasnifine göre, külli ilimler içerisinde yer almaktadır.
I. Tevhîd, II. Adâlet, III. Teaddüd-i kudemâ IV. Kad i‘tezele annâ Vâsıl V. El-va‘d ve’l-vaîd, VI. Halku’l-Kur’an VII. El-menzile beyne’l-menzileteyn VIII. El-emru bi’lma’ruf ve’n-nehyu ani’l-münker I.X. Ehlü’t-tevhîd ve’l-adl” Mu‘tezile mezhebi denilince; zaman içerisinde geçirdiği aşamalardan sonra, her birine özel bir anlam yüklenen ve bilinen beş esası benimseyen bir ekol anlaşılmaktadır. Aşağıda belirtilen bu beş esas, hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
Zaman içerisinde geçirdiği aşamalardan sonra Mu‘tezile mezhebi denilince her birine özel bir anlam yüklenen tevhîd, adâlet, el-va‘d ve’l-vaîd, el-menzile beyne’l-menzileteyn ve el-emru bi’lma’ruf ve’n-nehyu ani’l-münker olarak bilinen beş esası benimseyen bir ekol anlaşılır.
Ma’bed el-Cühenî’dir (80/699) ‘nin kader ile iligli yorumu ve inandığı düşünceleri açıkça söyleme tavrı aşağıdakilerden hangi ekol üzerinde etkili olmuştur?
Ma’bed, hangi konumda olursa olsun insanların kendi yapıp-ettiklerinden sorumlu olduğunu söylüyordu. Onun kader yorumu ve inandığı düşünceleri açıkça söyleme tavrı, Mu‘tezile üzerinde ciddi tesirleri olmuştur. Bundan dolayı bazı Mu‘tezilî alimler onu Mu‘tezile’nin Medine grubu içinde saymışlardır. Yahya b. Maîn, Ebû Hatim, Dârekutnî, İbn Hacer gibi alimler ise onu hadîs rivayetinde güvenilir kişilerden kabul etmişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi hilafet meselesi ve halife seçimiyle ilgili olarak İslâm düşüncesinde ortaya çıkan temel görüşlerden değildir?
Hz. Peygamber, kendisinden sonra kimin halife olacağı hususunda bir belirlemede bulunmadığı için Müslümanlar, onun vefatından hemen sonra yaptıkları toplantıda konuyu etraflıca istişâre etmişler, konuşmuşlar ve halife adayları çıkarmışlardır. Böylece onlar, İslâm toplumunu kimin daha iyi idare edebileceğini önemle tartışmışlardır. Kur’ân’da ve hadîslerinde halifenin Hz. Peygamber’den sonra kim olacağı şöyle dursun, onun nasıl belirleneceğine dair açık bir beyan bile bulunmamaktadır.
Gaylân ed-Dımaşki’nin irade hürriyeti konusundaki fikirleri Mu‘tezile’nin hangi prensibinin teşekkülünde önemli rol oynamıştır?
Gaylân, kelâm ilmi ve tarihi bakımından, Kaderiye ve Mu‘tezile’nin benimsediği prensipleri daha önce ortaya koyması bakımından önem arz eder. Aynı şekilde onun, irade hürriyeti konusundaki fikirleri Mu‘tezile’nin adalet prensibinin teşekkülünde önemli rol oynamıştır.
Haricîler, S¸ia, materyalistler, tabiatçılar (natüralistler) ve Mürcie kelâmını en iyi bilen; İslam’a açıkça zıt görüşleri ve düalistleri(senevîye) en iyi susturan kişi olarak ifade edilen kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Mu‘tezile geleneği içerisinde yabancı din ve kültürlerle ilişki içerisinde olan ve onlarla mücadelelerde ilk öne çıkan kişi Vâsıl b. Ata’dır. Vâsıl’ın Haricîler, S¸ia, materyalistler, tabiatçılar (natüralistler) ve Mürcie kelâmını en iyi bilen; İslam’a açıkça zıt görüşleri ve düalistleri(senevîye) en iyi susturan kişi olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca Mu‘tezilî alimler Budizm’e mensup olanlar (Sümeniyye), Mecusiler, Mazdekîler, Sabiîler, Maniheistler, inkârcı filozoflar, zındıklar, Hıristiyanlar, Yahudiler, Hint dinlerine mensup olanlarla da tartışmalar yapmışlardır.
Kırtas Hadisesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Hâdisenin seyrinden açıkça anlaşılmaktadır ki burada bir vahyin yazdı- rılması isteği yoktur. Zira şayet yazdırılmak istenen vahiy olsaydı, ashap, bunu orada hazır bulundukları için anlarlar ve bu isteğe asla karşı çıkmazlar, çıkamazlardı. Sahabe, bir vahiy durumunun olup olmadığından tereddüt etse- lerdi bunu Hz. Peygamber’e sorarlardı. Onlar sormadılarsa bie bu durumda Hz. Peygamber, yazdırmak istediği şeyin bir vahiy olduğunu açıkça beyan eder ve bunu muhakkak sûrette yazdırırdı.
Aşağıdakilerden hangisi Mu‘tezile mezhebinin beş esasından biri değildir?
Zaman içerisinde geçirdiği aşamalardan sonra Mu‘tezile mezhebi denilince her birine özel bir anlam yüklenen tevhîd, adâlet, el-va‘d ve’l-vaîd, el-menzile beyne’l-menzileteyn ve el-emru bi’lma’ruf ve’n-nehyu ani’l-münker olarak bilinen beş esası benimseyen bir ekol anlaşılır.