''Mâtürîdîlere göre peygamber olmanın şartlarından biri erkek olmaktır. Eş‘arîlere göre ise, peygamber olmak için erkek olmak şart değildir, kadınlar da peygamber olabilirler.'' Bahsi geçen konuda Maturidilik ve Eş'arilik arasındaki farkın ne olduğu aşağıdaki seçeneklerin hangisinde bahsedilmektedir?
Mâtürîdîlere göre peygamber olmanın şartlarından biri erkek olmaktır. Eş‘arîlere göre ise, peygamber olmak için erkek olmak şart değildir, kadınlar da peygamber olabilirler.
Mu‘tezile geleneği içerisinde yabancı din ve kültürlerle ilişki içerisinde olan ve onlarla mücadelelerde ilk öne çıkan kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Mu‘tezile geleneği içerisinde yabancı din ve kültürlerle ilişki içerisinde olan ve onlarla mücadelelerde ilk öne çıkan kişi Vâsıl b. Ata’dır. Vâsıl’ın Haricîler, Şia, materyalistler, tabiatçılar (natüralistler) ve Mürcie kelâmını en iyi bilen; İslam’a açıkça zıt görüşleri ve düalistleri(senevîye) en iyi susturan kişi olduğu ifade edilmektedir.
İslâm dininin konu ve muhtevasını oluşturan iki temel alandan biri aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm dininin konu ve muhtevasını oluşturan iki temel alan vardır. Bunlardan birincisi itikad (inanç), ikincisi ise amelî (pratik) alandır. Muamelat, amel anlamına gelip günlük hayattaki davranışlarımızı kapsamaktadır. Usul-i Selase ise Allah’a, peygamberlere ve ahirete inanmayı kapsayan üç esası ifade etmektedir.
I. Mürcie şiddet ve sertlik yolunu seçip sadece kendilerini mümin saymışlardır, II. Mu‘tezile uzlaşmacı bir yol takip ederek karşıt grupları da mümin kabul etmiştir. III. Haricîler, Mu‘tezile ile Mürcie arasında yer almış, ne Mürcie kadar sert, ne Mu‘tezile kadar yumuşak tutum içine girmiştir. IV. Mu‘tezile’ye göre büyük günah işleyen mümin de değildir, kâfir de değildir. Böyle birisi iman ile küfür arasında bir mertebede olup, bu mertebe fâsıklık olarak adlandırılır. V. Mu‘tezile’nin beş temel esasından biri olan adâlet ilkesinin teşekkülünden önceki aşamayı oluşturan kader tartışmaları da yine Hz. Ali ile Hz. Aişe arasındaki Sıffîn ve Hz. Ali ve Hz. Muaviye arasındaki Cemel savaşlarından sonra ciddi anlamda tartışılmaya başlanmıştır. VI. Cemel ve Sıffîn savaşlarına karışan kimselerin durumlarına Mu‘tezile’nin getirdiği yorum, el-menzile beyne’l-menzileteyn prensibi ortaya çıkmıştır. VII. Mu‘tezile’nin diğer bir prensibi olan el-va‘d ve’l-vaîd de bu savaşlara katılanların ahiretteki durumuyla ilgili tartışma ve ihtilaflara bir çözüm getirmek amacıyla teşekkül etmiştir. Yukarıda “Mu‘Tezilenin Doğuşunu Hazırlayan Sebepler” konusunda; Haricîler, Mürcie ve Mu‘tezile hakkında yargılar bulunmaktadır. Bu yargılardan uygun olanları seçeneklerden hangisinde doğru biçimde verilmiştir?
Haricîler şiddet ve sertlik yolunu seçip sadece kendilerini mümin saymış, Mürcie uzlaşmacı bir yol takip ederek karşıt grupları da mümin kabul etmiştir. Mu‘tezile, Haricîler ile Mürcie arasında yer almış, ne Haricîler kadar sert, ne Mürcie kadar yumuşak tutum içine girmiştir. Mu‘tezile’nin beş temel esasından biri olan adâlet ilkesinin teşekkülünden önceki aşamayı oluşturan kader tartışmaları da yine Hz. Ali ile Hz. Aişe arasındaki Cemel ve Hz. Ali ve Hz. Muaviye arasındaki Sıffîn savaşlarından sonra ciddi anlamda tartışılmaya başlanmıştır. Mu‘tezile’nin diğer bir prensibi olan el-va‘d ve’l-vaîd de bu savaşlara katılanların ahiretteki durumuyla ilgili tartışma ve ihtilaflara bir çözüm getirmek amacıyla teşekkül etmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi fıkıh ilmini “Kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir” diye tarif etmiştir?
Ebû Hanîfe’ye göre fıkıh “Kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir”. İslâm düşüncesinin amelî alanında ortaya çıkan en önemli ve yaygın mezheplerden birisinin imamı kabul edilen Ebû Hanîfe, fıkhı böyle tanımlarken, inanç alanında yazdığı eserine bu ismi vererek şöyle demek istemektedir: İtikadî alandaki bilgi fıkıh ilminde konu edinilen amelî alandaki bilgiden daha üstündür.
Kelam ilmine, söz anlamına gelen kelâm isminin verilmesinin en önemli ve etkili nedeni hangisidir?
Bu ilme kelâm adının verilişinin en önemli ve etkili nedeni, Kur’an’ın, kelâmullah yani, Allah’ın sözü, O’nun kelâmı olduğu gerçeğinde aranmaktadır.
Kelâm ilminin konularındandır?I. Mesail II. Makasıd III. Nübüvvat IV. Semiyyat
Mesâil, makâsıd, ilâhiyât, nübüvvât ve semiyyât kelam ilminin konularıdır.
Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Ehl-i sünnet ifadesinin kim için söylendiği açık bir şekilde verilmiştir?
Ehl-i sünnet, peygamberin yolunu ve onun dini anlama ve uygulama biçimini takip edenler anla- mına gelmiş olmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi ya da hangileri Matüridiliğe katkı sağlamıştır?I. Ebû Bekir el- İyâzî Hakîm es-Semerkandî II. Ebû Ahmed el-İyâzî III. Ebû Yûsuf Horasan
Mâtürîdîliğe büyük katkı sağlayanlardan biri de Hakîm es-Semerkandî ve Mâtürîdî’nin hocalığını yapmış olan Ebû Nasr el-İyâzî’nin (ö. 277/ 890) oğulları Ebû Ahmed el-İyâzî ile Ebû Bekir el- İyâzî’dir.
Kitâbu't-tevhid ve İsbâtu sıfâtu'r-rab adlı eserin yazarı kimdir?
Kitâbu't-tevhid ve İsbâtu sıfâtu'r-rab adlı eserin yazarı Ebu Mansur Maturidi'dir
Aşağıdakilerden hangisi Ehl-i Sünnet tarafından bidat düşüncelerin öncüleri olarak kabul edilen şahsiyetlerden biri değildir?
Hasan-ı Basrî Ehl-i Sünnet’in öncü ve makbul olarak kabul ettiği şahsiyetlerden biridir.
Eşya hakkında düşünme ve bu yolla, henüz bilgisine ulaşılamamış şeylerin bilgisine ulaşmak amacıyla zihinde önceden var olan bilgileri düzenlemek, bir araya getirmek ve böylece bir sonuca ulaşmak çabasına ne ad verilmektedir?
Kelâm ilmi, ele aldığı problemlerin çözümünde metot itibariyle tefekkürü, düşünmeyi ve akıl yürütmeyi esas aldığı için bu isimle adlandırılmıştır. Bundan dolayı kelâm ilmiyle ilgili eserlerde, nazar ve istidlalin temelini oluşturan, onun ilkelerini belirleyen bilgi problemi, bilgi edinme yolları ve bilginin kaynağı gibi konulara giriş mahiyetinde yer verilmiştir. Dinde ve dinî düşüncede çok önemli olan aklî düşünceyi, nazar ve istidlâli önemseyerek kendisine metotlardan birisi olarak kabul eden kelâm ilmine haklı ve yerinde bir gerekçe ile nazar ve istidlal ilmi denilmiştir.
Hanefi mezhebine yakınlığı ile bilinen mezhebin ne olduğu aşağıdaki şıkların hangisinde yer almaktadır?
Her ne kadar Hanefîlik ile Mâtürîdîlik arasında sıkı bir ilişkinin varlığından bahsetmek mümkün olsa da, bu iki mezhebi aynileştirmek mümkün görünmemektedir
Aşağıdakilerden hangisi Eş‘arîler ile Mâtürîdîler arasındaki örtüşen görüşlerden biri değildir?
Ehl-i sünneti oluşturan Eş‘arî ve Mâtürîdî kelâm ekollerinin birbirileriyle örtüşen görüşleri olduğu gibi farklı görüşleri de vardır. Fakat örtüşen görüşler çoğunluktadır. İmanın tanımı, bilginin kaynakları, büyük günah meselesi, imamet gibi kelâm ilminin belli başlı konularında fikir birliği içinde olmalarına rağmen, cüz’i irade, kesb, kadınların peygamberliği, Allah’ın fiillerinin hikmete dayanıp dayanmadığı, ye’s halindeki tövbenin kabulü gibi tali konularda ihtilaf etmişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi Mu‘tezile ‘nin beş temel prensibinden biri olan va’d ve va’îd’i açıklamaktadır?
Va‘d iyi işler yapanların ahirette mükâfatlandırılması; va‘îd ise kötü amelde bulunanların ahirette cezalandırılması anlamlarına gelmektedir. Esasen bu prensip adâlet prensibinin bir sonucudur. Zira Mu‘tezile’ye göre iyi işlerde bulunanların ahirette sevap görmemesi, kötü amellerde bulunanların ceza görmemesi Allah’ın adaletine aykırıdır. Çünkü Kur’ân, yapılması iyi ve kötü olan hususları açıkça ortaya koymuştur.