Kelam'A Giriş
Deneme Ara Sınavı 6
1.

Aşağıdakilerden hangisi Ebû Hanîfe’nin akâid konularındaki görüşlerinden Ulûhiyet’i açıklar?

Doğru Cevap: "B" Allah Teâlâ her şeyin yaratıcısıdır. Her insan, mahlûkat üzerinde düşünerek Allah’ın var olduğunu idrak edebilir.
Soru Açıklaması

Allah Teâlâ her şeyin yaratıcısıdır. Her insan, mahlûkat üzerinde düşünerek Allah’ın var olduğunu idrak edebilir. Bundan dolayı dinî bir davetle karşılaşmasa bile yetişkin ve akıllı her insan, Allah’a inanmakla mükelleftir.

2.
Aşağıdakilerden hangisi kela^m ilmine kela^m adının verilme nedenlerinden biri değildir?
Doğru Cevap: "E" Kela^m ilminin diğer dini ilimler için bir temel oluşturması
Soru Açıklaması
Kelâm ilmi ele aldığı problemlerin çözümünde metod itibariyle tefekkürü, düşünmeyi ve akıl yürütmeyi esas alır. Kalbe en fazla tesir yapan ve ona nüfuz eden ilm olduğundan yaralamak manasına gelen kelm kökünden türetilmiş kelam sözü bu ilme ad olarak verilmiştir. Diğer dini ilimler için temel oluşturup oluşturmamasının bu ilme kelâm adının verilmesinde her hangi bir rolü yoktur. Bu nedenle doğru cevap E şıkkıdır.
3.
Aşağıdakilerden hangisi Hz. Peygamber döneminde bugünkü anlam ve çerçevede bir kelâm ilminin olmayışının sebeplerinden değildir?
Doğru Cevap: "C" İlk müslümanlara itikadî konularda, mevcut vahiyde yer alan ilahî beyan ve aklî delillerin kâfi geliyor olması ve Hz. Peygamber hayatta iken hiçbir tefekkürün bulunmaması ya da hiçbir itikadî problemin gündeme gelmemesi
Soru Açıklaması
Hz. Peygamber dönemi Kur’ân vahyinin devam ettiği ve onun vefatına kadar bu vahyin sürdüğü dönemdir. Bu dönemde ortaya çıkan sebepler (nüzûl sebepleri) ve hayatın akışı içerisinde Kur’ân nâzil oluyordu. Dolayısıyla bugün elimizde olduğu haliyle Kur’ân-ı Kerim tamamlanmış bir kitap olarak mevcut değildi. Onun vahiy süreci Hz. Peygamber’in vefatıyla tamamlanmış oldu. Dolayısıyla bu dönemde bugünkü anlam ve çerçevede başka herhangi bir İslâmî ilim olmadığı gibi kelâm ilmi de yoktu. Bu durumun temel üç sebebi vardır: Birincisi: Yukarıda ifade dildiği üzere kaynağı Kur’ân-ı Kerim olan bir ilmin o kaynağın henüz tamamlanmadığı ve her an yeni bir vahyin nâzil olmakta olduğu, dolayısıyla konular hakkında yeni ilahî bilgilerin beklendiği bir dönemde bir İslâmî ilim tedvîn edilemezdi. Bir başka ifadeyle dinin inşâ edildiği bir dönemde ilimlerin tedvîn edilmesi mümkün olamazdı. İkincisi: Hz. Peygamber (s.a.v) döneminde daha sonraki devirlerde olduğu gibi, itikadî konularda Müslümanlar arasında ihtilafa yol açacak, onların düşüncelerini sarsacak herhangi bir fikir fazlaca ileri sürülmemiştir. Kaldı ki ilk Müslümanlar, yani sahabe topluluğu Kur’ân vahyinin cereyanına bizzat şahit oluyorlar ve bu ilahî mesajın ilk ve en doğru yorumunu bizzat Hz. Peygamber’den öğreniyorlardı. Dolayısıyla itikadî konularda, mevcut vahiyde yer alan ilahî beyan ve aklî deliller onlara kâfi geliyordu. Üçüncüsü: Ashâb-ı kirâm, akıllarına gelen soruları doğrudan doğruya vahyin alıcısı, ilk ve en doğru yorumcusu olan Hz. Peygamber’e sorup ondan kesin cevabı aldıklarından başka bir şeye ihtiyaç duymuyorlardı. Ancak, durumun böyle olması, Hz. Peygamber hayatta iken ilk Müslümanlar döneminde hiçbir tefekkürün bulunmadığı ya da hiçbir itikadî problemin gündeme gelmediği anlamına gelmez. Zira Kur’ân’ın en önemli konularını teşkil eden Allah, peygamberler ve âhiret hayatına, yani ölümden sonra yeniden dirilişe, Cennet ve Cehennem hayatına ait konular bu dönemde üzerindeen çok ve en dikkatli bir şekilde durulan konulardı. Kelâm ilminin deana konularını teşkil eden bu hususlarda, yani akîde konularında düşünmeyi, akıl yürütmeyi ve soru sormayı Kur’ân ve Hz. Peygamber yasaklamamıştır. Onun için ilk Müslümanlar kendilerine müşkül gelen konularda sorularını, hatta kalplerinden, zihinlerinden geçen şüphe ve tereddütleri dahi soruyorlardı. Allah Resûlü de bu soruları onların kalplerini rahatlatacak tarzda cevaplandırıyordu.
4.

Aşağıdakileden hangisi Cehm b. Safvân’ ın ahiret kavramına ilişkin görüşüdür?

Doğru Cevap: "D" Allah, ahirette görülemeyecektir.
Soru Açıklaması

Cehm b. Safvân’a göre Allah, ahirette görülemeyecektir. Zira bir şeyin görülebilmesi için onun cisim olması; bir yön ve mekânda bu- lunması gerekir. Allah Teâlâ cisim olmadığı ve bir yönde bulunmadığı için görülemez.

5.

“Mu‘tezile’nin Özellikleri” konusunda aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?

Doğru Cevap: "E" Mu‘tezilîler Kur’an çok sünnet ve diğer kitaplara yoğunlaşmışlardır. Kur’an’ın anlaşılması güç olacağı düşüncesiyle bir delil getirilecekse kabul görmüş tefsirlere yönelmenin doğru olacağını düşünmüşlerdir.
Soru Açıklaması

Mu‘tezilîler Kur’an üzerinde yoğunlaşmışlar, bir konuda naklî delil getireceklerse bunun Kur’an’dan olmasına itina göstermişlerdir. Bu anlayışlarının bir uzantısı olarak sahih de olsa inanç konularında hadîslere yer vermemişlerdir. Ayrıca Mu‘tezile mensupları, dirayet tefsirine önem veren ve bunun öncülüğünü yapan kimseler olmuşlardır.

6.
Aşağıdakilerden hangisi ilk kelam ekolu Mu‘tezile’nin önderidir?
Doğru Cevap: "B" Va^sıl b. Ata
Soru Açıklaması
Mu‘tezile’nin fikir önderi ve imamı olan Vâsıl b. Atâ’dır (ö. 131/748). Dolayısıyla sorunun doğru cevabı B şıkkı; Vâsıl b. Atâ’dır.
7.

Dinin inanç alanıyla ilgili hüküm ve delilleri kaynaklarından, yani Kur’an ve Sünnet’ten elde eden ilme hangi isim verilmektedir?

Doğru Cevap: "C" Kelam
Soru Açıklaması

Fıkıh, amelî alanlarla ilgili hükümleri ifade ederken, tefsir metinlerin yorumlanması ile ilişkilidir. Meal ise, dini metinlerde anlatılmak istenilenlerin ifade edilmesi ve çevrilmesidir. Dinin inanç alanıyla ilgili hüküm ve delilleri kaynaklarından, yani Kur’an ve Sünnet’ten elde eden ilme “kelam” denilmektedir.

8.

Anlamı kesin olmakla birlikte herkes üstünde uygulama ve inançta bağlayıcılığı olup ihtilaf etmeye kapalı olan ayetlere ne denir?

Doğru Cevap: "D" Muhkem
Soru Açıklaması

Anlamı kesin olmakla birlikte herkes üstünde uygulama ve inançta bağlayıcılığı olup ihtilaf etmeye kapalı olan ayetlere Muhkem ayetler denir.

9.

Müslümanlar hangi konuda katiyen ayrılığa düşmemişlerdir?

Doğru Cevap: "D" İman konusu
Soru Açıklaması

Kur’ân’ın tevile ihtiyaç duyulmayacak bir biçimde açık ifa- delerle itikad ve iman edilmesini emrettiği ve Müslümanların Hz. Peygamber’in ağzından ifade edildiğinde ittifak edip mütevatiren ondan naklettikleri, bu konuda ayrılığa düşmedikleri şeyler iman konusudur.

10.

Hangisi kelam ilminin konusu içerisinde yer almaz?

Doğru Cevap: "E" Varlığın dünyadaki durumu
Soru Açıklaması

Kelâm ilminin varlık perspektifi varlığın dünyadaki durumunun ötesindedir. Kelâm ilmi varlığı ele alırken ilk ve mutlak varlık olan ve diğer varlıkları da yaratan Allah’ın zâtını konu edindiği gibi, duyulur alemin dışında kalan gâib alanla doğrudan ilgili bir bilim dalıdır.

11.

Aşağıdakilerden hangisi/hangileri kelam ilmi ile ilgili doğru yargılardır? I. Doğrudan doğruya Müslümanlar tarafından Kur’ân ve Sünnet’in verilerinden hareketle kurulan ve geliştirilen bir ilimdir. II. Kendine özgü sorunları ve yöntemi vardır. III. Siyâsî anlaşmazlıklar ve iç savaşlar, müstakil bir ilim dalı olarak kelam ilminin ortaya çıkışını hazırlayan nedenlerdendir.

Doğru Cevap: "E" I-II-III
Soru Açıklaması

Kelam ilmi; Kelâm ilmi doğrudan doğruya Müslümanlar tarafından Kur’ân ve Sünnet’in verilerinden hareketle kurulan ve geliştirilen bir ilimdir. Kendine özgü sorunları ve yöntemi bulunan bu ilim tamamen Müslümanlar’ın içinde bulun- dukları şartlara ve ihtiyaçlara göre geliştirilmiştir. Kelam ilminin ortaya çıkış nedenlerinden birisi de siyâsî anlaşmazlıklar ve iç savaşlardır.

12.

Aşağıdakilerden hangileri Mu‘tezile’nin ana şubeleridir?I. Basra II. Bağdat III. Yemen IV. Hicaz

Doğru Cevap: "A" I ve II
Soru Açıklaması

Mu‘tezile, kendi içinde Basra ve Bağdat ekolü olarak iki ana şubeye ayrılmıştır.

13.
1. Farz2. Caiz3. Mekruh4. Sünnet5. Bid‘at Yukarıdakilerden hangileri itikâdî alanda bir meselenin inanç konusu sayılabilmesi, yani iman edilmesi gerekli hususlardan olabilmesi için öncelikli olarak hüküm bildirir?
Doğru Cevap: "B" 1-4
Soru Açıklaması
İtikâdî alanda bir meselenin inanç konusu sayılabilmesi, yani iman edilmesi gerekli hususlardan olabilmesi için bu meselenin ya Kur’ân’ın açık ve tevile ihtimal tanımayan, tevil edilmesi mümkün olmayan âyetlerinin bu meseleye iman etmenin şart olduğu hakkında tam, kesin bir delâletinin olması ya da o meselenin mütevâtir bir haberle Hz. Peygamber’den nakledilmiş bulunması gerekir. Bu katî hükümler ise İslâm dininde iman ve İslâm esasları diye sıralanan ilkeler ile farziyyeti yahut haramlığı katî, kesin delil ile sabit olmuş bütün dinî meselelerdir.Dinin temel prensip ve hükümlerinin mevcudiyetinde ihtilaf etmek, yaniHz. Peygamber’e Allah tarafından vahyedildiği kesinlikle sabit olmuş olanşeylerden birini veya birkaçını inkâr etmek elbette câiz değildir. Bu manâda Kur’ân’ın iki kapağı arasında bulunan muhtevanın tamamının vahiy eseri olduğuna inanmak bir iman ilkesidir. Dinden olduğu kesinlikle bilinen bir hususun mevcudiyeti kabul edildikten sonra, mahiyet ve keyfiyeti üzerinde, yani anlaşılması ve yorumlanması hususunda delillere dayanarak birbirinden farklı görüşler ortaya koymak, değişik sonuçlara ulaşmak memnû değildir.
14.
Aşağıdakilerden hangisi kela^m ilminin konusudur?
Doğru Cevap: "A" Semiyya^t
Soru Açıklaması
Kelâmın konusu, Kur'an ve vahyin bütünüdür. Bu bütünlük altı iman, indirgenmiş üç iman esasına dayandırılmaktadır. Bunlar; ilâhiyyât, nübüvvât ve semiyyât olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla sorunun cevabı A şıkkı, semiyyât'tır.
15.
1. Kader ve İrâde Hürriyeti Sorunu 2. Siyâsî Anlaşmazlıklar ve İç Savaşlar 3. Hilâfet Meselesi 4. Kırtas Hâdisesi 5. İhtilaflar Yukarıdakilerden hangileri kelâm ilmini doğuran etmenlerdendir?
Doğru Cevap: "D" 1-2-3-4-5
Soru Açıklaması
Kelâm ilminin konularının kaynağı Kur’ân olduğundan onun bir disiplin, bir ilim dalı olarak ortaya çıkışını hazırlayan sebepler de pek tabii olarak İslâm toplumunun içinden kaynaklanan dâhilî sebeplerdir. Kelâm ilmi, her biri birbirine bağlı, birbirlerine etki eden ve yardımcı olan etkenlerin neticesi olarak tamamen Müslüman toplumun ve İslâm kültürünün içinden doğmuştur. Dolayısıyla kelâm ilminin doğuşunu hazırlayan nedenler etrafında yapılan ilmî tartışmalar ve geliştirilen yorumlar Kur’ân muhtevasının itikadî anlamda bir tefsiri konumundadır. Durumun böyle olması kelâmın doğuşunda hiçbir hâricî etkinin olmadığı anlamına gelmez. Bahsedilecek bu hâricî etkenler kelâm ilminin doğuşunu hazırlamaktan çok, yapılan ilmî tartışmaların gelişip genişlemesine ve metodolojik açıdan derinlik kazanmasına sebep olmuştur. Değilse, konularını doğrudan doğruya Kur’ân’dan alan bir ilmin sadece hâricî etkenler sonucu doğduğunu söylemek makul değildir. Kelâm ilminin doğuşuna sebep olan âmiller evvela bu toplumun içinde oluştuğu için İslâm düşünce tarihinde kelâm ilminin doğuşu ve varlığı kaçınılmaz ve gerekli idi. Kelâm ilminin doğuşuna zemin oluşturan sebepleri maddeler halinde zikrederek onlar etrafında geliştirilen ilmî tartışmalar ve fikrî çabalara geçmeden önce şu hususu önemle belirtmekte fayda vardır. İslâm dininin, onun ana kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim’in getirdiği ve daima var olmasını isteyerek sürekli tavsiye ettiği aklî düşünce, fikir ve vicdan hürriyeti ile düşünceyi ifade etme özgürlüğü yanında, insanların birbirinden farklı duygu, düşünce, karakter, zeka ve anlayış seviyesinde oldukları gerçeği birlikte düşünülürse Müslümanlar arasında değişik düşüncelerin doğuşunu anlamak kolaylaşacak ve sonuçta meydana gelen farklı yorum ve anlayışlar tabii karşılanacaktır. Bir diğer ifadeyle farklı düşünmenin kaçınılmaz ve doğal birinci sebebi insanın fıtratı ile vahyin ona tanıdığı imkândır. Bu en önemli ve en temel etken iyi anlaşılıp daima akılda tutulursa diğer nedenler daha kolay anlaşılır. Bu bağlamda kelâm ilminin doğuşuna zemin oluşturan sebepleri maddeler halinde zikretmek gerekirse, bu etmenler şu şekilde sıralanabilir:1. Kırtas hâdisesi ve halife seçimi gibi ilk ihtilaflar.2. Siyâsî anlaşmazlıklar ve iç savaşlar3. Kur’ân ve Sünnet metinlerinin yorumlanması meselesi. 4. Müslümanlar’ın diğer din, kültür ve medeniyetlerle karşılaşması.5. Tercüme hareketleri.6. İnsanın düşünen bir varlık olması gerçeği.
16.

Dinin inanç alanıyla ilgili hüküm ve delilleri kaynaklarından, yani Kur’an ve Sünnet’den elde eden ilim aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: "C" Kelam
Soru Açıklaması

Kelâm kelimesi lügatte; bir fikri, bir manâyı tam olarak anlatan söz, lafız, konuşma, nutuk, ibare anlamlarına gelir. Bu çerçevede ilâhi söz ve emirler de aynı kelimeyle ifade edilir. Dolayısıyla temelini Kur’an ve Sünnet’ten almaktadır.

17.
Aşağıdakilerden hangisi kelâm ilminin fayda ve amaçlarından değildir?
Doğru Cevap: "B" Kelâm ilminin gayesine göre yapılan tariften anlaşılmıştır ki bu ilmin esas fayda ve gayesi, insanın dünyada mutlu yaşamasından ziyade, âhirette de ebedî kurtuluşu elde etmesini sağlamaktır.
Soru Açıklaması
Din, dünya hayatına indirilmiş gerçekliğin adıdır. Onu burada anlamak ve yaşamak hem dünyayı hem de âhireti gerçekleştirmek demektir. İşte kelâm ilmi sağlam bir itikat oluşturmaya çalışırken inanan insana bu gerçekliği anlatmaya çalışır. Kelâm ilminin gayesine göre yapılan tariften anlaşılmıştır ki bu ilmin esas fayda ve gayesi, insanın dünyada mutlu yaşamasını, âhirette de ebedî kurtuluşu elde etmesini sağlamaktır. Bu nihaî hedefe ulaşabilmek için sorunun A-C-D-E seçeneklerinde yer alan fayda ve gayeleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Buradan hareketle sorunun B seçeneğindekinin aksine kelâm ilmi akıl ile din arasında bir köprü vasıtası görerek, hem dünyada, hem ahirette saadetin elde edilmesini sağlar.
18.

I. Ulûhiyet II. Halku’l-Kur’ân III. Kaza Kader IV. İman V. Ahiret Yukarıdakilerden hangileri Cehm b. Safvân’nın görüşleri içerisinde bulunur?

Doğru Cevap: "E" Hepsi
Soru Açıklaması

Cehm, çağdaşı Ebû Hanîfe ve Vâsıl b. Atâ ile de fikir alışverişinde bulunmuş ve talebeleriyle tartışmıştır. Ayrıca ünlü tefsirci Mukâtil b. Süleyman ile de münazaralarda bulunmuştur. Onun görüşleri ana hatlarıyla şöyledir: Ulûhiyet, halku’l-Kur’ân, kaza kader, iman, ahiret, akıl-nakil.

19.

İran topraklarında vücut bulmuş olan ve ikili Tanrı anlayışına sahip bulunan topluluk hangisidir?

Doğru Cevap: "B" Mecusiler
Soru Açıklaması

İran topraklarında vücut bulmuş olan ve ikili Tanrı anlayışına sahip bulunan Manihaistler ve Mecûsîler’dir.

20.

Kaderin olmadığı, ezelde kulların fillerinin belirlenmediği fikrini toplumda yüksek sesle ilk ortaya atan kimdir?

Doğru Cevap: "B" Ma’bed el-Cühenî
Soru Açıklaması

Kaderin olmadığı, ezelde kulların fillerinin belirlenmediği fikrini toplumda yüksek sesle ilk ortaya atanın Ma’bed el-Cühenî’dir (80/699).

TEST BİTTİ.
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.