Kelam'A Giriş
Deneme Final Sınavı 4
1.

Allah'ın bazı sevgili kullarına ilham yoluyla çeşitli konularda bilgiler vermesine ne ad verilir?

Doğru Cevap: "C" Keşif
Soru Açıklaması

Sezgi, insanın içine aniden doğan bir bilgi türüdür. Bu bilginin elde edilmesinde ne aklın ne de duyuların bir rolü vardır. Kur’ân’da geçen kalb ve fuâd kelimeleri incelendiğinde, bunların ya aklın değişik bilgi düzeylerini ifade eden kavramlar ya da aklın yanında ona destek veren farklı bilgi araçları olduğu görülür. Peygamberlere melek aracılığı ile gelen vahiy Allah’ın peygamberine özel bir bilgi aktarma biçimidir. İnsanda bulunan düşünme, anlama ve kavrama gücüne genellikle akıl denilir. Keşif, genel kabule göre Allah'ın bazı sevgili kullarına ilham yoluyla çeşitli konularda bilgiler vermesidir. Seven ve sevilen kul mertebesine erişen müminlere Allah’ın lutfu ile bazı perdelerin açılması ve kulun bilgilendirilmesidir.

2.

Kanıt/delil yoluyla ulaşıldığından delile gereksinim duyan bilgi anlamında istidlalî bilginin eş anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: "A" Nazarî bilgi
Soru Açıklaması

İnsanın bir çaba ve düşünmesi sonucu elde edilen bilgiye kazanılmış anlamında iktisâbî bilgi adı verilmiştir. Bu tür bilgiye bir kanıt/delil yoluyla ulaşıldığından delile gereksinim duyan bilgi anlamında istidlalî bilgi adı da verilmiştir. Ayrıca nazar yani düşünme yoluyla elde edilmesi dikkate alınarak nazarî bilgi diye de adlandırılmıştır.

3.

“Allah’ ın var olması yok olmasının düşünülememesi” Allah’ ın selbi sıfatlarından hangisidir?

Doğru Cevap: "C" Vücûd
Soru Açıklaması

Vücûd: Allah’ın var olması, yok olmasının düşünülememesi. Kıdem: Allah’ın geçmişe doğru başlangının bulunmaması. Bekâ: Allah’ın gelecek yönünde bir sonunun bulunmaması. Vahdâniyet: Bir ve tek yani yegane olması, iki ve daha fazla olmaması. Muhâlefetün li’l-havâdis: Yaratılmış hiçbir varlığa benzememesi. Kıyâm bi nefsihî: Bir başka varlığa ihtiyaç duymaması.

4.

Aşağıdakilerden hangisi el-Kelâm’ın içeriğinde yoktur?

Doğru Cevap: "B" İmamet/hilafet meselesi
Soru Açıklaması

İmamet/hilafet meselesi Ebkâru’l-efkâr’ının tertibinden biridir.

5.

Kelamda bilgi kategorize edilirken aşağıdaki ifadelerden hangisi kullanılmamıştır?

Doğru Cevap: "E" İnsana ait bilgi önceden bilinmektedir.
Soru Açıklaması

Kelâmda bilgi birkaç bakımdan kategorize edilebilir. Birinci ayrım, Allah’a ait bilgi ile insana ait bilgi, hem mahiyet hem de içerik olarak birbirinden farklıdır. Allah’a ait bilgi öncesiz ve sonrasızlık özelliklerine sahip iken, insana ait bilginin bir öncesi bir de sonrası vardır. Çünkü Allah için zaman ve mekan söz konusu olmadığından O’nun için önce ve sonradan söz edilemez.

6.

Kelâm’da mümkin ve vâcib kavramları yerine kadîm ve hâdis kavramlarınn oturmuş olmasının temel sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: "B" Yaratma düşüncesi
Soru Açıklaması

Kadîm ve hâdis terimlerinin kelâm sistemine ve zihniyetine uyum göstermesinin veya ontolojik anlamdaki vâcib ve mümkin terimlerinin bu sisteme yabancı kalmasının nedeni, yaratma düşüncesidir. Buna göre “Allah’ın dışındaki her şey” anlamına gelen âlem sonradan olmuş, diğer bir ifade ile yoktan yaratılmış varlıklar bütünüdür. Bu yaratılma veya sonradan olma anlamını tam ifade eden hâdis ya da muhdes kelimeleridir.

7.

Aşağıdakilerden hangisi erken dönem Mu‘tezile eserlerinden biridir?

Doğru Cevap: "A" Kitâbü’ddelâ’il ve’l-i’tibâr,
Soru Açıklaması

Günümüze ulaşıp neşredilen bu döneme ait Mu‘tezilî eserlerin başlıcaları, Câhiz’in Kitâbü’ddelâ’il ve’l-i’tibâr, el-Osmâniyye ve er-Red ale’n-nasârâ ve’l-yehûd’u ile Ebû Cafer el-İskâfî’nin (ö. 240/854) el-Mi’yâr ve’l-muvâzene’sidir. İbn Küllâb’ın, tamamını Mu‘tezile’yi red amacıyla yazdığı anlaşılan Kitâbü’s-sıfât, Kitâbü halki’l-ef’âl ve Kitâbü’r-red ale’l-Mu‘tezile isimli eserleri ile Kalânisî’nin yine Mu‘tezile’ye karşı yazdığı eserlerinin hiçbiri günümüze gelmemiştir. Muhâsibî ise özellikle Fehmü’l-Kur’ân, Mâhiyyetü’lakl ve Fasl min kitâbi’l-azame gibi eserlerinde kelâmî konulara değinmiş, Mu‘tezile başta olmak üzere Râfızî, Mürciî ve Hâricîler’i eleştirerek, Ehl-i sünnet akidesinin savunmasını yapmıştır.

8.

“Allah’ın kâinatta bulunan her şeyi işitmesi” aşağıdaki hangi sıfatın anlamıdır?

Doğru Cevap: "E" Semi’
Soru Açıklaması

Semi’: Allah’ın kainatta bulunan her şeyi işitmesidir.

9.

Aşağıdakilerden hangisi Mu‘tezilî fikirlerin ve temel ilkelerin teşekkülünde etkili olan ana faktörlerden biri değildir?

Doğru Cevap: "D" Kendi görüşlerini zorla kabul ettirmeye kalkışma
Soru Açıklaması

Başlangıçta İslam inanç esaslarını savunma görevini üstlenmiş olan Mu‘tezile’nin zamanla gayesinden uzaklaşması ve kendi görüşlerini zorla kabul ettirmeye kalkışması karşısında Abbasî Halifesi Mütevekkil (232247/847-861), Mu‘tezile’yi devlet çevresinden uzaklaştırmış, inanç meselelerini Kur’an ve sünneti öne çıkararak anlamaya çalışan hadîs ve fıkıh alimleriyle onlara karşı koymaya başlamıştır

10.
I. Nübüvvât II. Muamelât III. SemiyyâtIV. İlahiyat Yukarıdakilerden hangileri kelâm ilminin ana konularındandır?
Doğru Cevap: "B" I, III, IV
Soru Açıklaması
Kelâm ilminin ele aldığı konuları başlıca iki başlık altında incelemek doğruolur. Bunlardan birincisi, doğrudan doğruya dinî akideleri oluşturankonulardır ki bunlara mesâil ve makâsıd, yani ana konular ve amaçlar adıverilir. Bu anlamda kelâm ilminin ana konusu, temel itikadî meseleler, inanç ilkeleridir. Yukarıda işaret edildiği üzere İslâmın inanç ilkelerini rakamlarla ifade edip sınırlandırmak esasen mümkün olmamakla ve bu anlamda tüm Kur’an’ın muhtevasına inanmak temel ilke olmakla beraber, bu geniş muhteva önce altı, sonra üç ilkeye indirgenerek, anlaşılması ve akılda tutulması kolaylaştırılmıştır. Ana kelâm kaynakları da inanç konularını bu üç temel esas (usûl-i selâse) başlığı altında ele almıştır. Bunlar, ilâhiyât, nübüvvât ve semiyyât konularıdır.
11.

Aşağıdakilerden hangisi haber yoluyla elde edilen bilgilerin özelliklerinden biri değildir?

Doğru Cevap: "C" Haber anlaşılmaz olmalıdır.
Soru Açıklaması

Haber yoluyla elde edilen bilginin değeri, haberi getiren kişinin güvenilir olması ile birebir irtibatlıdır. Haberi getirenin güvenilmez oluşu, aynıyla haberi etkiler ve değerini düşürür. Bundan dolayı Kur’ân’da “Size bir fasık haber getirdiğinde onu araştırın” (el-Hucûrât 49/6) emri verilmiştir. Yukarıda değinildiği gibi haberin gerçeğe uygun olması kesinliğini ifade eder. Yalan söyleyen bir kimse gerçeğe uygun haber vermiyor demektir. Dolayısıyla bu haberden hareketle bir hüküm çıkarmak veya yargıya varmak doğru değildir. Öte yandan getirilen haberin açık ve anlaşılır olması da önemlidir. Eğer haber açık ve anlaşılır değil ise, yanlış anlamaların meydana gelmesi kaçınılmaz olur. Yanlış anlaşılan veya haber kaynağının kastetmediği bir hususu çıkarmaya elverişli bir haber, zararlı sonuçların doğmasına sebebiyet verir.

12.

Aşağıdakilerden hangisi hitabet gücüne dayanan ve muhatabın ikna edilmesiyle kabulü mümkün olan bilgi türüdür?

Doğru Cevap: "E" Hatabî bilgi
Soru Açıklaması

Hatabî kelimesi hitaptan gelir ve sözle bir kişiyi ikna etmek anlamındadır. Burhan hem kelâmda hem de felsefede kesin delil anlamına gelir. Bu delile dayanan bilgiye de burhanî bilgi denilir. Buna karşılık hatabî bilgi, hitabet gücüne dayanır ve muhatabın ikna edilmesiyle kabulü mümkün olur.

13.

Aşağıdakilerden hangisi Kitâbü’t-tevhîd’in ele aldığı konulardan biri değildir?

Doğru Cevap: "A" Fıkıh ve fıkıh usûlü
Soru Açıklaması

Mâtürîdî’nin bir diğer önemli eseri, Te’vîlâtü Ehli’s-sünne veya Te’vîlâtü’l Mâtürîdiyye isimleriyle de bilinen Te’vîlâtü’l-Kur’ân isimli tefsiridir. Bu eser, fıkıh ve fıkıh usûlü ile birlikte kelâm alanında da önemli bilgiler içerir. Diğerleri ise Kitâbü’t-tevhîd’in ele aldığı konulardır.

14.

Aşağıdakilerden hangisi Mısır’da kelâm ilminin problemleriyle uğ- raşan ve bu ilmin daha verimli hale gelmesi için gayret gösteren âlimlerin başında gelmektedir?

Doğru Cevap: "E" Muhammed Abdûh
Soru Açıklaması

Muhammed Abdûh, bu dönem Mısır’da kelâm ilminin problemleriyle uğ- raşan ve bu ilmin daha verimli hale gelmesi için gayret gösterenlerin başında gelmekteydi. Abdûh Beyrut ve Paris’te sürgün hayatı yaşamış daha sonara da Mısır’a dönerek Mısır müftüsü olmuştu. Sürgünde kaldığı dönemde Batı’yı tanıma fırsatı bulmuş, zamanla hocası Cemaleddin Efgânî’nin ideolojik ve siyasî çizgisini terk ederek uzun vadeli hedeflere yönelmiş buna paralel olarak tedrisatı yeniden düzenlemeye yoğunlaşmıştı.

15.

Hemen hemen tüm eserlerinde kelâma ve kelâmcılara yönelik keskin eleştirilere yer veren islam düşünürü aşağıdakilerden hangisidir ?

Doğru Cevap: "E" İbn Kayyim el-Cevziyye
Soru Açıklaması

İbn Teymiyye (ö. 728/1328) ve onun öğrencisi İbn Kayyim el-Cevziyye’nin (ö. 751/1350) hemen hemen tüm eserlerinde kelâma ve kelâmcılara yönelik keskin eleştiriler yer almaktadır.

16.

"sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır; diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Halbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar. âl-i İmran, 7."

burada geçen ayet bağlamında ortaya çıkan tartışmanın konularından değildir?

Doğru Cevap: "E" tefsir ne demektir?
Soru Açıklaması

Kitabın âyetleri “muhkem olanlar” ve “müteşâbih olanlar” şeklinde iki kısma ayrılmakta ve muhkem olanlar hakkında “ümmü’l-kitâb” (kitabın esası, temeli) dendiği halde müteşâbih olanlar için herhangi bir nitelendirme yapılmaksızın kötü niyetle bunların peşine düşenler kınanmaktadır. Daha sonra müteşâbihatın te’vilinin (hangi anlama yorumlanabileceğinin) sadece Allah tarafından bilindiği yahut Allah’ın bilmesi yanında, ilimde yüksek mertebeye erişmiş kişiler tarafından da bilinebileceği şeklinde iki farklı tefsire imkân veren bir ifade yer almaktadır. bu bakımdan ayet bağlamında e şıkkı hariç diğer tüm şıklarda geçen tartışam mevzuları gündeme gelmektedir

17.

Aşağıdaki şıklardan hangisi Yeni İlm-i Kelâmı alimlerinin ele alıkları konulardan biri değildir?

Doğru Cevap: "E" Kader
Soru Açıklaması

Bu dönemin kelâmcılarının uzak durdukları konulardan biri kader konusudur, onlara göre bu konulara girmek imanın bir gereği değil, zihni egzersiz ve felsefi yönden tatmin olma isteğinin bir sonucudur.

18.

Allah’ın sıfatlar hususunda Mu‘tezile ile Sünnî kelâmcılar arasındaki fark nedir?

Doğru Cevap: "B" Allah’ın sıfatlarını onun zatının aynı kabul etmişlerdir. Allah’ın sıfatları ne onun kendisi ne de ondan bağımsızdır.
Soru Açıklaması

Mu‘tezile mezhebi bilginleri, Allah’ın sıfatlarını onun zatının aynı kabul etmişlerdir. Sünnî kelâmcılar ise Allah’ın sıfatları ne onun kendisi ne de ondan bağımsızdır diyerek ilahî sıfatların Allah’ın zatından tamamıyla ayrı ve bağımsız olmadığını ifade etmişlerdir.

19.

Auguste Comte (1798-1857) tarafından XIX. yüzyılda ortaya atılan felsefi düşüncenin adı nedir?

Doğru Cevap: "B" Pozitivizm
Soru Açıklaması

Pozitivizm, Auguste Comte (1798-1857) tarafından XIX. yüzyılda ortaya atılan felsefi düşüncenin adıdır.

20.

Aşağıdakilerden hangisi Selef ve Selef çizgisinde yer alan eleştirilere bir örnek olarak sayılamaz?

Doğru Cevap: "D" Dinî ve ilâhî hakikatler aklî istidlâl ve kıyaslarla idrak edilemeyecek kadar ince ve gizlidir.
Soru Açıklaması

Selef ve Selef çizgisinde yer alanların eleştiriler: Aslında “Bugün size dininizi tamamladım” (Mâide 5/3) mealindeki ayet, dinin kaynağının Kur’ân ile Hz. Peygamber’in hadisleri ve bir ölçüde de sahabenin sözlerinden ibaret olduğunu açık biçimde ortaya koyar. Dolayısıyla dini anlama ve yorumlama noktasında nakil denilen bu kaynak dışında geliştirilen her yöntem dinde aslı olmayan ve değer ifade etmeyen bir bid’attir. Son tahlilde kelâm da bu kapsamda değerlendirilmelidir Kelâm, özünde dinî akideleri aklî delillerle ispat ve savunma yönünde ortaya çıkan bir faaliyet olabilir; ancak sonradan, hakikatin ortaya çıkmasından ziyade, hasmı susturma ve mağlup etmeye yönelik kısır bir tartışma biçimi hâline gelmiştir. Fırkalar kendi görüşlerini vazgeçilmez ve tek doğru olarak görmüşler, nasları bu çerçevede değerlendirme çabası içine girmişlerdir. Dolayısıyla kelâm bir hakikat araştırması olmaktan çıkıp, yanlış görüşleri yayma, şüpheleri çoğaltma, toplum içinde husumet ve fitneyi körüklemeye yönelik bir kisveye bürünmüştür. Bu şekliyle dinî ve ahlâkî hayatın zayıflamasına, Müslümanlar’ın birbirini tekfir etmesine, insanların arzularına tâbi olarak zındıklığa kadar gitmelerine yol açmıştır İtikada ilişkin bir meselede sadece Kur’ân esas alınmalı ve bir husus anlaşılmadığı ya da şüphe arız olduğunda, Arap dilinin imkânlarından istifade ile çözüm yine Kur’ân’dan araştırılmalıdır. Yine bir sonuca ulaşılamıyorsa o noktada durup sadece nassa olduğu üzere iman etmek gereklidir. Özellikle Mu‘tezile’de görülen aklı hakem kılacak derecede her şeyde ölçü almak, araştırmalarda aklı kullanmak, akılla her şeyin mahiyetini kavramaya çalışmak gibi bir metot kesinlikle yanlıştır. Sufîler, nazar ve istidlâle dayanarak açıklamalar yapma ve hüküm vermeye karşı çıkmaları açısından kelâm eleştirilerinde Selef ile paralel bir çizgide yer alırlar. Her ne kadar onlar maddî âlemde ve dünyevî işlerde akıl ve tecrübenin rehberliğini kabul etseler de, kelâmcıların akla dayanarak Allah, Allah’ın isimleri, sıfatları, fiilleri, ruh vb. hususlar üzerine konuşmalarını, bu gibi konularda aklî istidlâller ve mantıkî kıyaslara dayanarak fikir beyan etmelerini ilmî ve dinî açıdan tamamen değersiz görürler. Onlara göre dinî ve ilâhî hakikatler aklî istidlâl ve kıyaslarla idrak edilemeyecek kadar ince ve gizlidir. Bu şekilde onlar, bu âlemin ötesine ait hükümler verme ve ilâhî hakikati idrak etme iddiasındaki nazarî akla karşı çıkarlar.

TEST BİTTİ.
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.