Hangisi kelâm ile felsefe arasında öze ilişkin temelli bir ayrışma noktasıdır?
Felsefenin ve kelâmın kendine göre farklı öncelikleri, hedefleri, zorunlulukları söz konusudur. İslâm felsefesini düşünürsek, o ilk bakışta kendini nasla bağımlı kılmayan bir hakikat araştırması olarak ortaya koyar. Felsefe ise ondan farklı biçimde, zihinsel ve felsefî doğruluğu öncelikli hedef olarak belirler. Dinî esasları tahkim etme ve savunmayı hedefleyen kelâm ile felsefe arasında öze ilişkin temelli bir ayrışma noktasıdır.
Bilgi ile ilgili verilen tanımlamalardan hangisi kelâm âlimleri tarafından kabul edilen bir tanımdır?
Kelâm bilginlerinin çoğunluğu bilgiyi, bilen kişi ile bilinen olgu ve olay arasında bir irtibat olarak kabul ederler.
Aşağıdakilerden hangisi Allah’ın ne ve nasıl olduğunu anlatan sıfatlardan biridir?
Hayat: Allah’ın diri ve canlı olması olup Allah’ın ne ve nasıl olduğunu anlatan Subuti sıfatlardandır.
I. Avamın kelâm ile ilgilenmesi sakıncalı olabilir. II. Kelâm ilmi, insanların karşılaştığı inançla ilgili problemleri tek başına çözmeye yeterli olmayabilir. III. Kelâm ilmi ile ilgilenmek farz-ı kifayedir Yukarıdaki ifadelerden hangisi veya hangileri kelâmın konumu ve gerekliliği konusunda Gazzâlî’nin fikirlerini yansıtmaktadır?
Kelâmı destekleyen veya aşağıda eleştiriler kısmında görüleceği gibi onu reddeden pek çok gerekçe ortaya konulabilir. Ancak kelâmın konumu ve gerekliliği konusunda Gazzâlî’nin ifadeleri bize ışık tutabilecek mahiyettedir. Ona göre kelâm ilmi, insanların karşılaştığı inançla ilgili problemleri tek başına çözmeye belki yeterli olamaz. Ayrıca avamın onunla ilgilenmesi sakıncalı da olabilir; dolayısıyla sadece bu kültürü almış kimseler onunla ilgilenmelidir. Ancak sonuç olarak herkes kelâm ilmini öğrenmeye mecbur değilse de bu ilimle ilgilenmek farz-ı kifayedir. Onun ifadesiyle “her beldede bid’atçilere karşı koyacak, haktan ayrılanları geri çevirecek, Ehl-i sünnet’in kalplerini şüphenin etkilerinden temizleyecek ve bu ilimle meşgul olarak hakkı koruyacak bir kimsenin bulunması zorunludur. Fakihsiz ve doktorsuz kalan bir memleket gibi, böyle bir âlimden, yani kelâmcıdan yoksun olan memleketin bütün ahalisi sorumludur.”
Aşağıdakilerden hangisi Mu‘tezile’nin görüşlerinden biri değildir?
Mu‘tezile’ye göre haram yiyecekler rızık değildir. Rızkı Allah verdiğine göre Allah kötü bir fiili işlemez. Bundan dolayı sadece helal olan yiyecek ve gıdalar rızık olarak adlandırılabilir.
Ebû Mansûr el- Mâtürîdî hangi yıllar arasında yaşamıştır?
Ebû Mansûr el- Mâtürîdî’ye (ö.333/794) nisbet edilen kelâmî düşüncenin adıdır.
I. Olması imkânsız olan (muhal/imkânsız) II. Şu anda olmayan gelecekte gerçekleşecek olan (henüz vuku bulmamış) III. Geçmişte olmuş ve bitmiş olan (vuku bulmuş) IV. Sabit ve kâin nitelikleri ile belirlenmiş şeydir Hangileri yok olan için doğrudur?
Sabit ve kâin nitelikleri ile belirlenmiş şey, var olan demek ve her türlü nitelikten soyutlanmış şey değildir. Bu sebeple yok olan için söylenemez. Şey, sabit ve kâin kelimeleri arasında ciddi bir anlam farklılığı söz konusu değildir. Çünkü hepsi de var olan anlamındadır.
Aşağıdakilerden hangisi Yeni İlm-i Kelâm’ın özelliklerinden değildir?
Yeni İlm-i Kelâm: Bütün şekilleriyle materyalizmi ve felsefi bir görüş olarak pozitivizmi reddeden, dine karşı yapılan biyolojik ve psikolojik teknikleri (Darwinizm, Freudizm) cevaplandıran, yeni felsefi cereyanları eleştirdikten sonra müsbet ilimden de istifade ederek, Allah’ın varlığını ispat eden, İslamın akâid konularını isbât ve izah ederek mukaddesâtı savunan bir ilim, olarak tanımlanmıştır.
Kitâbü’t-tevhîd’in özelliği nedir?
Bütün şıklardaki konuları ele almasına karşın bilginin tanımı ve kaynakları gibi konular üzerinde durarak, “bilgi”yi bir teori olarak ele alan ilk eser olmasıdır. Bu eser, sonradan kelâmın ortak konuları hâline gelen bütün itikadî meseleleri bu denli ilmî ve sistematik bir yaklaşımla incelemesi açısından, IV/X. yüzyılın başlarında yazılıp günümüze intikal eden diğer kelâmî ekollere ait eserler arasında ön plana çıkar.