Tarihsel Süreçte Hadis Öğretimi ve Adabı

İslâmın ilk asırlarında ilim kavramı hadis ile aynı anlamda kullanılır hale gelmiştir. Nitekim talebü‟l-ilm, kitâbetü‟l-ilm, takyîdü‟l-ilm, tahammülü‟l-ilm, beyânü‟lilm vb. terkiplerin hadis edebiyatında hadis anlamın- da sıkça kullanılması bunun en güzel kanıtıdır. Hz. Peygamber Döneminde Hadis Öğretim Yerleri: Dâru‟l-erkam (Erkam‟ın evi), İslâmın ilk zamanlarında belli bir gizlilik içerisinde yürütülen Müslümanları eğitme faaliyetinde önemli bir buluşma noktası idi. İlerleyen yıllarda Hz. Peygamber‟in evi, İslâm eğitim- öğretiminin merkezi haline gelmişti.
Mescid-i Nebevî, İslâm‟ın ilk kurumsal binası olmak yanında ilk örgün eğitim kurumu niteliği taşır.
Sahâbenin Hadisleri Rivâyet Ediş Tarzı: Abdullah b. Mes‟ûd, Enes b. Mâlik, Ebu‟d-Derdâ, Hz. Âişe gibi bazı sahâbîler, zaruret halinde hadisi manasıyla rivâyet etmeye ruhsat vermişlerdir.
Tâbiûn ve Etbâu’t-tâbiûn Dönemi: Sahâbe ile tâbiûnda olduğu gibi tâbiûn da etbâu‟t-tâbiîn ile iç içe yaşayan iki farklı kuşaktır. İslâm coğrafyasının başta Irak ve Hicaz olmak üzere farklı bölgelerinde değişik fıkhî ekoller ortaya çıkmış ve her ekol kendi fıkhî yaklaşımı doğrultusunda hadisleri yorumladığı fıkhu‟l- hadîs türünde eserler ortaya koymuştur. İmam Mâlik‟in el-Muvatta‟ı, İmam Muhammed‟in el- Âsâr‟ı ve İmam Şâfiî‟nin el-Ümm‟ü bu türün ilk örnekleri sayılabilir.

HADİSİN COĞRAFÎ MERKEZLERİ

1. Medine: İslâm ilim tarihinde Fukahâ-i seb‟a diye adlandırılan Medîneli yedi fıkıhçı bunların başında gelir. Saîd b. El-Müseyyeb, Kâsım b. Muhammed, Hârice b. Zeyd, Urve b. Ez-Zübeyr, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, Ebû Bekir b. Abdurrahman ve Süleyman b. Yesâr‟dan oluşan bu yedi kişilik ilim heyeti ile birlikte, hadislerin ilk müdevvini ve hadis usûlü ilminin kurucusu sayılan İbnü‟ş-Şihâb ez-Zühri, ayrıca Etbâ‟ tabakasından İmam Mâlik gibi pek çok ünlü âlim, hep bu ilim merkezinin öğrencileridir.

2. Mekke: Mekke‟ye muallim olarak gönderilen Muaz b. Cebel. Abdullah b. Sâib, Hâlid b. Esîd, İkrime b. Ebû Cehîl, el-Hakem b. el-„Âs, Osman b. Talha gibi birçokları Mekkeli sahâbî râvîler arasında sayılır. Mücâhid b. Cebr, Atâ b. Ebû Rabâh, Amr b. Dînâr ve İbrahim b. Meysere gibi Ģahıslar da sahâbîlerin yetiştirdiği önde gelen Mekkeli tâbiîler arasında yer alır.

3. Şam: Şam‟a Dımaşk da denir. Hz. Peygamber zamanında fetih hazırlıkları yapılan Şam, Hz. Ebû Bekir döneminde fethedildikten sonra, fetih ordusundaki ashabın büyük bir kısmı buraya yerleşti. Hz. Ömer, buradaki müslümanları din konusunda aydınlatmak üzere Muâz b. Cebel, Ubâde b. Sâmit, Ebu‟d- Derdâ ve Abdurrahman b. Ğanem gibi birçok ünlü sahâbîyi öğretmen veya başka bir görevli olarak Şam‟a gönderdi. Dımaşk kâdısı Sâlim b. Abdullah el-Muhârebî, Yezîd b. Muâviye ve oğlu Yezîd, Ebû İdrîs el-Havlânî, Ömer b. Abdülazîz, , Umeyr b. Hânî el-Ansî bu merkezde yetişen önemli âlimlerdir.

4.Kûfe: Hz. Ömer döneminde fethedilen Kûfe, birçok sahâbînin yerleşip vatan edindiği yer olmuştur. Kaynaklar, Hz. Ali başta olmak üzere aralarında Saîd b. El-Vakkâs, Abdullah b. Mes‟ûd, Abdullah b. Ebû Evfâ, Ammâr b. Yâsir, Selman el-Fârisî, Huzeyfe b. el- Yemân, Ebû Mûsa el-Eş‟arî, Berâ b. „Âzib, Semüre b. Cündeb gibi meşhur simaların bulunduğu yüzlerce sahâbî Kûfe‟ye yerleşmiştir.

5. Basra: Müksirûn (binden fazla hadis rivâyet etmiş yedi sahâbî) arasında üçüncü sırada yer alan Enes b. Mâlik buraya yerleşmiş ve yüz üç yıllık bereketli ömrünün büyük bir kısmını burada geçirip vefat etmiştir. Ayrıca, Ebû Mûsa el-Eş‟arî ve İbn Abbâs görev icabı Basra‟da bulunmuş; Utbe b. Gazvân, İmrân b. Husayn, Ma‟kıl b. Yesâr, Ebû Berze el-Eslemî, Abdurrahman b. Semüre ve Ebû Zeyd el-Ensârî gibiler de Basra‟ya gelmiş sahâbîlerdendir. Diğer taraftan Hasan el-Basrî, Muhammed b. Sîrîn ve Katâde gibi tâbiîler, Basra mektebinde yetişen ünlü muhaddis âlimlerdendir.

6. Bağdâd: Bağdât, Abbâsî halifesi Mansur tarafından kurulan bir şehirdir. Abbâsîler‟in hilâfeti ele geçirmelerinden sonra kuruldu ve devletin idare merkezi buraya taşındı. İlerleyen asırlarda kurulan Nizâmiye adlı medreseler kompleksinin ilki ve en gelişmişi burada açıldı.

7. Cezîre: Günümüzde Anadolu topraklarında kalıp Cizre diye anılan bu yer, Hz. Ömer zamanında fethedilmiştir. Tâbiûn‟dan „Adî b’Adî ve Meymûn b. Mihrân gibi pek çok âlim yetiştiren Cezîre, Cezîreli anlamına gelen Cezerî nisbesi taşıyan birçok islâm âlimine vatan olmuştur.

8. Yemen: Arap yarımadasının güneyinde yer alan bu bölge, Muâz b. Cebel ve Ebû Mûsa el-Eş‟arî‟nin Hz. Peygamber tarafından vali olarak gönderildiği yerdir. Ebû Hureyre‟nin önde gelen talebesi ve es- Sahîfetü‟s-sahîha adlı hadis sahîfesinin sahibi Hemmam b. Münebbih ile kardeşi Vehb b. Münebbih ile Tâvûs b. Keysân ve Abdullah b. Tâvûs, Yemen bölgesinin meşhur muhaddisleri arasında yer alır. İlk hadis musannifi yani tasnifçisi kabul edilen Ma‟mer b. Râşid ve öğrencisi Musannef sahibi Abdürrezzâk b. Hemmâm da Yemen coğrafyasında yetişmiş önemli muhaddis ve musanniflerdir.

9. Mısır: Mısır, Hz. Ömer zamanında Amr b. el’Âs komutasında fethedilmiş bir ülkedir. Mısır‟a gidip yerleşen sahâbîler arasında Ukbe b. Âmir, Muâviye b. Hudeyc, Hârice b. Huzâfe, Abdullah b. Sa‟d, Muâz b. Enes ve Ziyâd b. Hâris sayılablir. Bizzat Hz. Peygamber‟den hadis yazan ilk sahâbîlerden olan Abdullah b. Amr da babası Amr ile birlikte Mısır‟a gelen fakat fetihten sonra geri dönmeyenler arasındaydı. Mısır mektebinin sembolik şahsiyeti haline gelen Abdullah b. Amr, aynı zamanda şâfiî‟nin hadis altyapısının dayandığı kimsedir.

10. Mağrib ve Endülüs: Saîd b. Muhammed el-Haddâd, Sahnûn b. Saîd, Yahya b. Yahya, İbn Habîb ve Bakî b. Mahled ile sonrasında İbn Hazm, İbn Abdilberr, Muhyiddîn İbnü‟l-„Arabî, İbn RüĢd, Kâdî İyâd
gibi pek çok âlim bu geniş ilim coğrafyasında yetişmiştir. 11. Horasan ve Mâverâünnehir: el-Eslemî, Ebû Berze el-Eslemî, Abdullah b. Hâzim el-Eslemî, Hakem b. Amr el-Ğifârî ve Kusem b. Abbâs gibi sahâbîler buraya gelip İslâm mesajını yaymışlardır. Buhârâ, Semerkand, Belh, Herât, İsfahan, Merv, Nişâpûr, Rey, Serahs, Sicistan, Tirmiz gibi büyük- küçük pek çok ilim merkezinde adları İslâm ilim tarihine altın harflarla nakşedilen birçok muhaddis ve âlim yetişmiştir. Bunların başında Kütüb-i sitte müellifleri gelir. Dârimî, İbn Huzeyme, İbn Hibbân, Hâkim ve daha niceleri, hep bu bereketli ilim coğrafyasının mahsulüdür.

İLİM YOLCULUKLARI

Hadis tarihinin önemli bir olgusu olan ve ilk örnekleri Hz. Peygamber zamanında görülen rihle, bizzat ashap tarafından başlatılmış, tâbiûn döneminde yoğunlaşmış, hicrî ikinci, üçüncü ve dördüncü asırlarda çok yaygın bir hadis öğrenim yöntemi-olarak en hareketli ve bereketli dönemini yaşamıştır. Bu konuda er-Rihle fî talebi‟l-hadîs adıyla müstakil bir kitap yazan h. V. asrın ünlü ve üretken tarihçi muhaddisi Hatîb el-Bağdâdî, anılan eserinde birbirinden ilginç rihle hatıralarına yer verir. Örneğin Sahâbe‟den Cerîr b. Abdullah, Şam‟da oturan Abdullah b. Üneys‟in yanındaki zulüm ile ilgili bir hadisi almak için bir aylık yolculuğa katlanmış, kısas ile ilgili tek hadisi öğrenmek için de satın aldığı bir deveyle Mısır‟a kadar gitmiştir.
Saîd b. el-Müseyyeb, “Gerektiğinde tek bir hadis için bile günlerce yolculuk yapardım.” demiştir. Şa‟bî, hocası Mesrûk‟u, “İnsanlar arasında ilim uğruna islâm dünyasının dört bir tarafını dolaşan Mesrûk gibisini görmedim.” diyerek övmüştür. İbn Mende, bu hareketli dönemin son temsilcisi kabul edilir.

MEDRESELER VE DÂRULHADÎSLER

Ebû Bekir b. Ahmed es-Sıbğî tarafından Nîşâbur‟da kurulan Dârussünne (sünnet evi) bu merkezlerin ilki sayılır. Ancak bu konuda asıl gelişme, Selçuklu veziri Nizâmlümülk zamanında yaşanmış; o, başta Bağdat ve Nîşâbur olmak üzere birçok merkezde, kendisine nisbetle Nizâmiye Medreseleri olarak anılan çok amaçlı medreseler zincirini inşa etmiştir. Hicrî VI. asrın ikinci yarısında hadis ihtisas okulları kurulmaya başlandı. Dârulhadîs (Hadis evi) denilen
bu merkezlerin ilki, Selçuklu Atabeylerinden Nûreddin Mahmud Zengî tarafından Dımaşk‟ta (bugünkü Şam‟da) kurulan Dâru‟l-hadîsi‟n-Nûriyye‟dir. Daha sonra ikinci bir dârulhadîs, Eyyûbî sultanı el-Melikü‟l- Kâmil Nâsiruddîn Muhammed tarafından 621/1124 yılında Kahire‟de kurulmuş ve başına da Ebu‟l- Hattâb b. Dihye getirilmiştir.

Eyyûbî sultanlarından el-Melikü‟l-Eşref Mûsâ b. Âdil, Dımaşk‟ta birkaç dârulhadîs yaptırmıştır. Bunların en ünlüsü, Eşrefiyye Dârulhadîsi‟dir. Bu dârulhadisin hocaları arasında, İbnü‟s-Salâh ile İbn Rezîn, Nevevî, İbn Hallikân, Ebû ġâme el-Makdisî ve İbn Hacer gibi dönemlerinin ünlü âlimleri yer alır. Hatta İbnü‟s-Salâh‟ın Ulûmu‟l-hadîs adlı meİhur eseri, bu dârulhadîste okuttuğu ders notlarından oluştuğu söylenir.
Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme adlı hacimli eserinde, Kahire‟de 860 dârulhadis bulunduğunu kaydeder. Ayrıca, Mekke‟de kırk, Suriye ve Filistin‟de yirmi dört, Bağdat‟da ise yetmiş kadar dârulhadis bulunduğunu söyler. Dımaşk dârulhadislerinde Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî‟nin Sünen‟leri ile Ahmed b. Hanbel‟in Müsned‟i oku- tulduğu; ayrıca fıkıh, tefsir ve kıraat (kırâat-i seb‟a) dersleri verildiği kaydedilir. Osmanlı dârulhadislerinde ise Buhârî ve Müslim‟in Sahîh‟leri ile Mesâbîhu‟s- sünne ve Meşâriku‟l-envâr okutulduğuna dair bilgilere rastlanır.

Selçuklu Dârulhadîsleri

İslâm coğrafyasında dârulhadîslerin yoğun olarak kurulduğu VII/XIII. asır, Selçuklu hükümdarları I. Alâddin Keykubad ile II. Gıyâseddîn Keyhüsrev dönemine rastlar. Anadolu‟da kurulan ilk dârulhadîs, günümüzde Taşmescid diye bilinen Çankırı Dârulhadîsi‟dir. Bundan otuz yıl sonra Anadolu‟da ikinci dârulhadis Sivas‟ta inşa edilmiştir. Sâhibiye (Gökmedrese) veya Çifte Minareli Medrese Dârulhadîsi olarak tınınır. Ardından Selçuklu veziri Sâhib Atâ‟nin Konya‟da yaptırdığı dârulhadîs ise ince Minâre Dârulhadîsi olarak anılır. Bundan kırk yıl kadar sonra İlhanlılar döneminde Erzurum‟da yapılan dârulhadîs, Ahmediye Medresesi olarak meşhurdur ve 714/1314 tarihli kitabesi günümüze kadar gelmiştir.

Osmanlı Dârulhadisleri

Osmanlı döneminde ilk dârulhadîs, I. Murat devrinde (1360-1389) Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından İznik‟te yapılmıştır. Fakat en meşhuru II. Murad‟ın 828/1425‟te Edirne‟de yaptırılan ve Osmanlı medrese teşkilatı açısından bir dönüm noktası sayılan Dârulhadîs Medresesi‟dir. Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulan Bursa‟da Lütfullah Çelebi Dârulhadîsi ile İstanbul Vefa‟da Molla Gürânî Dârulhadîsi Medresesi meşhurdur. Ayrıca Tokat Kadı Hasan Dârulhadîsi ile Mevlânâzâde Dârulhadîsi bu dönem eserleri içinde zikredilir. Abdullah Paşa Dârulhadîsi, II. Bâyezîd devrinde Amasya‟da kurulmuştur.
Süleymaniye Dârulhadîsi, Osmanlı eğitim-öğretim kurumları arasında en yüksek statüye sahipti.
Balkanlara gelince; Evliya Çelebi, Yunanistan‟da 16; Bulgaristanda 2; Arnavutluk‟ta 3 ve eski adıyla Yugoslavya topraklarında 23 dârulhadis bulunduğundan bahseder.

Osmanlı’nın Son Döneminde Hadis Öğretimi

Medreselere yönelik köklü ıslahat, Şeyhulislâm Mustafa Hayri zamanında başlamış ve bu yeniden yapılandırılan eğitim kurumlarına Dâru‟l-Hilâfeti‟l-Aliyye Merdeseleri denmişti. Medresetü‟l-mütehassısîn adlı ihtisas medreselerinde hadis öğretimine yer verilmiştir. Bunlar dışında, Enderûn Mektebi, Medrestü‟l-vâizîn, Merdesetü‟l-irşâd gibi meslekî eğitim kurumları ile Dâru‟l-hilâfe merdesesi‟nin Anadolu‟da açılan şubelerinde de hadis dersleri verilmekteydi.

Cumhuriyet Döneminde Hadis Öğretimi

1924 yılında tamamen kapatılan medreselerin yerine kurulan Dârulfünûn İlâhiyat Fakültesi‟nde hadis dersi yer almıştır. Ancak 1933 yılında bu fakültenin kapatılmasıyla birlikte, örgün eğitimde hadis dersi okutma imkânı kalmamıştır. 1949 Ankara‟da açılan yeni bir ilâhiyat fakültesi, 1951 yılında açılan İmam- Hatip okulları, ilki 1959 yılında İstanbul‟da eğitim-öğretime başlayan Yüksek İslâm Enstitüleri, 1982 yılında yapılan refomla Yüksek İslâm Enstitüleri‟nin dönüştürüldüğü ilâhiyat fakülteleri, günümüzde değişik düzeylerde hadis derslerinin verildiği öğretim kurumlarıdır.

HADİS ÖĞRENİM VE ÖĞRETİM ÂDÂBI

Her ilimde olduğu gibi hadis ilminde de uyulması gereken bir takım kurallar vardır. Bu kuralların olmazsa olmazlarına rivâyet teknikleri, olmazsa onmazlarına rivâyet âdâbı denir.

İhlâs ve İyi Niyet: Süfyân es-Sevrî de “Allah rızasını kazanmak için hadis öğrenmekten daha üstün hiçbir amel bilmiyorum” demiştir.

Öğrencinin Uyması Gerekenler

  • Öğrendiğiyle Amel Etmek: İmam ġâfiî‟nin hocası Vekî‟ b. el- Cerrah da “Hadisi öğrenmek
    istersen onunla amel et.” demiştir.
  • Hadisi Ehlinden Almaya Çalışmak: Eskiler, “Hadis tahsili için yolculuk yapmayandan olgunluk bekleme” demişlerdir.
  • Hocaya Saygı Göstermek: Tâbiûn âlimlerinden Mücâhid, utangaç veya kibirli olanın ilim öğrenemeyeceğini; Vekî‟ b. el-Cerrah da, kişinin (ilim bakımından) kendisinden büyük, kendisi gibi ve kendisinden küçük kimselerden hadis yazıp öğrenmedikçe seçkin bir muhaddis olamayacağını söylemişlerdir.
  • Arkadaşlarıyla Bilgi Paylaşmak
  • İlmî ve Tedricî Bir Metod Takip Etmek
  • Hadis Usûlüne Önem Vermek

Hocanın Uyması Gerekenler

  • İhlâs ve iyi Niyet
  • Üstün ahlâka sahip olmak
  • Hocalık Ehliyetine Riâyet
  • Bunama Halinde Hocalığı Bırakmak
  • Kendisinden Üstün Olanlara Öncelik Vermek. Örneğin birer tâbiî olan İbrahim en-Nehaî ile
    şa‟bî bir araya geldiklerinde, İbrahim (ilimle ilgili) hiç konuşmazdı. Yine, başka bir âlimin daha iyi bildiği bir konuda hocanın öğrencisini ona yönlendirmesi liyakat önceliğinin gereğidir.
  • Hadise Saygı ve Hadis Meclisine Özen Göstermek
  • Eser Yazmak ve Bilimsel Faaliyette Bulunmak