Aşağıdakilerden hangisi/hangileri doğru tanımlanmıştır?
A'râf, en yüksek yer, en yüksek sûr anlamlarına gelmektedir.
Münker; bilmemek, tanımamak ve zeki ve güzel görüşlü olmak, güç ve şiddetli olmak, hoş olmamak manasına gelir
İnkar; bir şeyi kabul etmemek, reddetmek veya bilmemek demektir.
Nekîr; felaket ve bilinmeyen zor iş demektir
F-t-n kök ve türevleri, Kur’an’da kaç ayette yer alır?
Fitne kelimesinin aslı olan f-t-n kökünden türeyen kelimelerin Kur’ân-ı Kerîm’de geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır. Kur’ân’da elli sekiz âyette yer alan f-t-n kök ve türevleri toplam altmış defa tekrar etmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi f-t-n kökünün Arap dilindeki ateşin ekmeği yakmasının karşılığıdır?
F-t-n kökünün ilk temel anlamı yakmak, bir şeyi ateşle yakmaktır. Nitekim Araplar ateşin ekmeği yakmasını feteneti-n-nârü’r-rağîfe ( النار فتنت الرغيف )sözüyle ifade etmektedirler.
İnkar etmek anlamında olan nekir kelimesi Kur'an'ı Kerimde beş ayrı ayette geçmektedir. Aşağıdakilerden hangisi bu ayetlerden biri değildir?
Kur'an'da beş ayrı aytte nekir kelimesi geçmektedir ve bunların bütününde bu kelime inkar etmek anlamındadır. Bu ayetler: Hac, 22/44; Sebe', 34/45; Fâtır, 35/26; Şura, 42/47; Mülk, 67/18'dir.
Aşağıdakilerden hangisi "Ha-Be-Be" kökünün Kur'ân'da geçen türevlerinden birisi değildir?
Yaşamak "Ha-Be-Be" kökünün türevlerinden değildir. Doğru cevap E'dir.
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini vareden ve ikisinden de pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize (karşı sorumluluklarınızı yerine getirerek) hürmetsizlikten sakının”. (Nisa, 4/1) Bahsi geçen ayetteki en çarpıcı gerçek aşağıdaki şıkların hangisinde yer almaktadır?
Burada dile getirilen en çarpıcı gerçek, insan soyunun kaynağındaki birliktir. İslamda kadın erkek ayırımcılığının, ırk ve renk ayırımına dayalı düşüncelerin ne kadar kötü olduğunun arka planında bu inanç yatmaktadır. Bu nedenle birlik ve beraberlik içinde ayrımcılıktan uzakta yaşanması bu ayette bahsedilen en çarpıcı gerçektir, diyebiliriz.
Semantik Analiz nedir?
Semantik Analiz, kelimelere, üzerinde ittifak edilen mânâlar vererek, cümlenin mânâsının doğruluğunu ifade etme merhalesidir. (Atıyah, 1996) Ayrıca anlamın köküne inmek amacıyla yapılan bir çalışmadır. Semantik Analiz, sadece kelimenin anlamını oluşturan ilk/kök anlamı bulmak değil, aynı zamanda onun bu ilk/kök anlamından hareketle tarih boyunca kazandığı anlamların bir analizini yapmak ve gerek bu anlamların ve gerekse türevlerin içinde ilk/kök mânânın olup olmadığına bakmaktır. İlk/kök mânâ bulunduktan sonra, kelimenin diğer türevleriyle de bu anlamın uyumlu olması ve aralarında semantik bağ’ın bulunması gerekir. Dolayısıyla semantik analiz yapan kişi, bir kelimenin anlamının, tarihî süreç içerisinde ne gibi daralmalara ve gelişmelere; ne gibi anlam iyileşme ve kötüleşmelerine uğradığını da tesbit etmek mecburiyetindedir. Ayrıca analizini yaptığı kelimenin hangi anlam grupları içinde yer aldığını, daha teknik bir ifadeyle hangi “semantik alana” dâhil olduğunu belirlemesi gerekmektedir. (Gezgin, 2002).
Küfrün zıddı olan iman kavramının terim anlamı ile ilgili pek çok tanım yapılmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir: İman, kalbin tasdikidir. İman, Allah'ı bilmektir ki bu da, sadece kalp ile olur. İman, sadece dil ile Allah'ı kabul ettiğini söylemektir/ikrardır. İman bilinmesi gereken şeyleri, kalbin tasdik etmesi, dilin de bunu söylemesidir.
Aşağıdakilerden hangisi f-t-n kökünün Arap dilinde insanları kabirde zor bir sınavdan geçiren Münker ve Nekir meleklerine denir?
Araplar f-t-n’nin “sınamak” anlamından hareketle insanları kabirde zor bir sınavdan geçiren Münker ve Nekir meleklerine de fettânâ’l-kabr; kabirde sorgulanmaya ise fitnetü’l-memât demektedirler. Yine onlar f-t-n’nin deneme anlamıyla ilgili olarak altının ayarını anlamak için kullanılan bir deney aracı olan taşa (mihenk taşı) da fetâne demektedirler.
I. Kur'anda yer alan kavramların Kur'an bütünlüğü çerçevesinde anlaşılması gerekmektedir.
II. Kavramsal çalışmalar yapılması gerekmekmektedir.
III. Kavramlarla ilgili etimolojik ve semantik çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri Kur'an'ı Kerim'in sağlıklı bir şekilde anlaşılması ve yanlış yorumların oluşmaması için dikkat edilmesi gereken hususlar arasındadır?
Kur'an'ın sağlıklı anlaşılması için onda yer alan kelime ve kavramların Kur'an bütünlüğü çerçevesinde anlaşılması hayati önem taşır. Buna uyulmadığı takdirde yanlış anlama ve yorumların oluşması kaçınılmazdır. Kavramsal çalışmaların bu tür yanlış kanaatleri büyük oranda engelleyeceğini söylemek mümkündür. Bu tür çalışmalarda ele alınan kavramın önce etimolojik kökeninin tespit edilmesi, daha sonra semantik tahlilinin yapılması gerekmektedir.
Hucurât suresi kaç ayetten oluşmaktadır?
Medine’de inmiştir, 18 ayettir. Mushaftaki sıraya göre 49., iniş sırasına göre ise 106. suredir. Surenin fasıla harfleri, nûn ve mim (? , ?) dir. Sure, adını 4. ayette geçmekte olan ve odalar anlamına gelen “el-Hucurât” kelimesinden almaktadır. Surenin ana konusunu, temel ahlaki değerler ve davranışlar oluşturmaktadır.
Aşağıdaki verilen şıkların hangisinde Kuran’ın siyakında ‘Takva’ sözcüğünün kullanıldığı anlamlardan hangisi aşağıdaki şıklarda yanlış olarak verilmiştir?
Sabr ve selamet anlamlarının dışındaki 4 mana Kuran’ın siyakında ‘Takva’ sözcüğünün kullanımı bulunmaktadır
Aşağıdakilerden hangisi Mülk suresinde geçen Yüce Yaratıcı'nın özelliklerinden biri değildir?
Mülk suresinde “İşte Allah, Rabbiniz (budur), bütün egemenlik Ona aittir” ifadesiyle egemenliğin elinde olması; “her şeye gücü yetendir” ifadesiyle her şeye gücünün yetmesi; “Ben, insanları ve cinleri yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.” ifadesiyle hayatı ve ölümü yaratması; O), ''yedi göğü birbiriyle uyumlu olarak yaratandır'' ifadesiyle Yedi kat göğü birbiriyle uyumlu yaratması kastedilmiştir. Doğru yanıt E'dir.
Ve-Ka-Ye kökünden gelen ‘Takva’ sözcüğünün odak kelimesi aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Kelimenin kökünde “korkmak” değil, “korumak, korunmak, himaye etmek, sakınmak, içtinap etmek” anlamı vardır. Dolayısıyla “?-?-?/Ve-Ka-Ye” kökünün ilk anlamı “korumak ve sakınmak”tır. Diğer bir deyişle “Takva^” kelimesinin odak kelimesi/focus word’ü “korumak, sakınmak”tır.
I. Sevgi, pasif bir duygu değil, bir etkinliktir.
II. Sevgi insanın fıtratında vardır.
III. Sevgi ve aşk kavramları birbirleri yerine kullanılabilir.
IV. "Sevgi" kavramının Kur'an'daki adı Hubb'tur.
Sevgi kavramı ile ilgili yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
Doğru cevap D'dir. Sevginin tutku haline gelerek kalbi sarmasına " aşk" denir. Dolayısıyla "sevgi" ile "aşk" kavramlarını birbirlerinin yerine kullanmak doğru değildir.
“Her nefis ölümü tadacaktır. Bir fitne olarak sizi hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz” meâlindeki Enbiyâ sûresinin 35. âyetinde geçen fitne kelimesinin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
“Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan (fitne) olarak sizi hayır ile deşer ile de deniyoruz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz” meâlindekiEnbiyâ sûresinin 35. âyetinde geçen fitne kelimesi de imtihan ve sınamaanlamında kullanılmıştır. Her canın ölümü tadacağının, insanların hayır veşerle imtihan edileceklerinin belirtildiği bu âyette görüldüğü üzere gereknimetle ve gerekse belâ ile insanın imtihana tabi tutulması fitne ile ifadeedilmiştir. Diğer bir ifadeyle fitne kelimesi burada hem belâ ve musîbetlergibi olumsuzlukları ve hem de nimet ve güzellikler gibi olumlu şeylerikarşılamaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Mülk suresinin diğer önemli isimlerinden biri değildir?
Sure, adını ilk ayette geçen ve egemenlik/hükümranlık anlamına gelen “el-Mülk” kelimesinden almaktadır. Diğer önemli isimleri ise, Vâkiye/Koruyucu, Münciye/Kurtarıcı, Mânia/Engelleyen, Mennâa/Çokça engelleyen, Mücâdile/Tartışıp savunandır. Halk arasında daha çok, “Tebâreke” şeklinde bilinir.
Hucurât Surenin 2. ayetinde ne anlatılmak istenmektedir?
2. ayette müslümanlar iki şeyden yasaklanmışlardır: Seslerini Allah rasülünün sesinin üstüne çıkarmaktan; onunla birbirleriyle konuştukları gibi konuşmaktan. Muhammed Hamdi Yazır, ilkinin ileri gitmeyi, ikincisinin ise eşitliği yasakladığı yorumunu yapmaktadır. (Elmalılı, Hak Dini, VI, 4451). Bunlar dikkate alınmadığında karşılaşılacak şey, yapılan amellerin değersizleşmesi, yok olmasıdır. Demek ki Hz. Peygamber ile konuşma tarzı istenilen nitelikte değilse, insanın yaptığı bütün iyi ameller yok hükmünde olacaktır. Peygamber (s.a.v.) ile konuşma tarz ve üslubunun, oldukça hassas bir mevzu olduğu anlaşılmaktadır. “Amellerin yok olması”, Kur’ân-ı Kerîm’de çeşitli yerlerde temas edilen bir konudur. Bunun gerekçeleri arasında imanı inkâr etmek (Mâide 5/5), şirk koşmak (En’âm 6/88), Allah’ın ayetlerini ve ahireti yalanlamak (A’râf 7/147), Allah’ın indirdiğini beğenmemek (Muhammed 47/9), Allah’ın rızasını beğenmemek (Muhammed 47/28) gibi konular sayılmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, Peygamber’e saygısızlık, Allah’a şirk koşmak, Onu inkâr etmek, ahireti yalanlamak gibi dinin esasını oluşturan unsurlarla eşdeğerdir. Ayetin sonunda yer alan “bilmeden, farkında olmadan” ifadesi, Müslümanların hal ve hareketlerinde daima dikkatli ve bilinçli olmalarını hatırlatmaktadır. Yapılan davranışın, hangi sonuçlara yol açacağı düşünülmelidir.
Hucurât Surenin 1. ve 3. ayetleri kimler sebebiyle inmiştir?
Temîm oğullarından bir grup, Hz. Peygamber’in huzuruna geldi. Hz. Ebû Bekir, “Ka’kâ’ b. Ma’bed’i emir tayin et!” dedi. Hz. Ömer ise, “Akra’ b. Hâbis’i emir olarak tayin et!” dedi. Ebû Bekir, Ömer’e, “Bana muhalefet etmek istedin!” dedi. O da, “Hayır sana muhalefet etmek istemedim!” diye karşılık verdi. Derken tartışma uzadı, sesleri yükseldi, neticede bu ayetler nâzil oldu.