Aşağıdakilerden hangisi tefsir ile te’vil arasındaki farklardan biri değildir?
Tefsîr bireysel ictihâdlara, te’vîlilâhî beyanlara dayalıdır.
I. Hz. Peygamberin yanında geçirilen süre
II. Zeka ve anlayış farkı
III. Toplumsal statü
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri sahabenin Kuran'ı tefsir etmede farklılaşmasının temel nedenlerindendir?
Sahâbe arasındaki zekâ, anlayış, ilim ve kültür farklılığı, ayrıca sahâbilerden bir kısmının daima Hz. Peygamber’in yanında bulunma imkânına sahip olması, nuzül sebepleri, örf, âdet ve gelenekleri iyi bilenlerle bilmeyenler arasındaki farklılıklar, Kur’ân’ı tefsîrde bazı ihtilâflara sebep olmuştu. Doğru cevap D'dir.
Kur’an’ın bütünlüğü içerisinde te’vil kavramının geldiği anlamlardan hangisi aşağıda verilen seçeneklerde doğru olarak verilmiştir?
‘Sonuç’ anlamı Te’vil sözcüğünün Kur’an’da geldiği manalardan biridir
Aşağıda ismi verilen âlimlerden hangisi Osmanlı İmparatorluğu padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamıştır?
Osmanlı İmparatorluğu altı asır boyunca üç kıtada hüküm sürmüş ve ilim, kültür, sanat, mimari, yönetim gibi pek çok sahada kayda değer başarılar elde etmiştir. Osmanlı döneminin böyle bir ortamda yetiştirdiği büyük âlimlerden birisi D seçeneğinde adı geçen Ebussuûd Efendi’dir. Otuz yıl boyunca hem Kanuni Sultan Süleyman, hem de II. Sultan Selim dönemlerinde devletin şeyhülislamlık makamını temsil etmiştir.
Bir şeyin özü, hülasası ve akıbeti anlamlarına gelen kelime aşağıdakilerden hangisidir?
Meal de te’vîl kavramı gibi evl (أول (kökünden türemiş mimli masdar ya da bir şeyin varacağı yer ve gaye manasında ism-i mekândır. Sözlükte bir şeyinözü, hülâsası ve âkıbeti anlamına geldiği gibi, eksik bırakmak manasını da içermektedir
Rivayet tefsirinin zaaflarından biri olan "İsrailiyata dair haberlerin tefsire karışması" durumu aşağıdakilerden hangisinde açıklanmıştır?
İsrailiyata dair haberlerin tefsîre karışması: Rivâyet tefsîrlerine Yahudi, Hıristiyan ve diğer kültürlere ait bilgilerin geçmesidir. İnsandaki aşırı merak ve hırs, bazı âyetlerin detaylarını öğrenmeye sevk ediyordu. Meselâ Ashab-ı Kehf ’in isimleri, kaç kişi oldukları, köpeklerinin rengi; Nûh’un gemisinin büyüklüğü, içerisine alınan hayvanların sayıları ve cinsleri; Hz. Yusuf ’un rüyasında gördüğü yıldızların adları; Hz. Musa’nın Medyen’de hizmetkârlık yaptığı evin büyük kızıyla mı, yoksa küçük kızıyla mı evlendiği gibi birçok gereksiz konu ehli kitaba sorulmuştur. Zaten gerekli olmadığı için bu bilgileri ne Kur’ân, ne de Hz. Peygamber vermişti. Bazı Müslümanlar bu tür bilgilere ulaşmak maksadıyla Ehl-i kitabın önde gelenlerine özellikle İslâm’ı kabul etmiş bulunan Abdullah b. Selam, Vehb b.Münebbih ve Ka’b el-Ahbar gibi kimselere soruyorlar ve aldıkları cevapları muhafaza ediyorlardı. Doğru cevap A'dır.
Aşağıdakilerden hangilerinin Hristiyan yazarlarca Kur’an’ın kaynağı olduğu iddia edilmiştir?I. SabiilerII. HaniflerIII. Varaka b. Nevfel
Kur’ân’ın verdiği bilgilerin kendi inançlarıyla çelişmesi nedeniyle Hıristiyan yazarlar Kur’ân’ın, vahiy mahsulü olmayıp Hz. Muhammed tarafından yazıldığını öne sürmüşlerdir. Onlar arasında Kur’ân’ın kaynağının, Hıristiyan rahibi Bahîrâ, Varaka b. Nevfel, Ümeyye b. Ebi’s-Salt, Hanîfler, şairler, Sâbiîler gibi kişi ve gruplar olduğunu iddia edenler de bulunmaktadır.
Yüce Allah Hz. Peygamber’e, Nahl Sûresi’nin kaçıncı âyetinde Kur’ân’ı tefsir etmesini emretmiştir?
Yüce Allah Hz. Peygamber’e “Sana Kur’ân’ı gönderdik ki insanlara indirileni onlara açıklayasın” (Nahl (16), 44) âyetinde ifade edildiği gibi Kur’ân’ı tefsir etmesini emretmiştir.
I. Beyânî
II. Burhânî
III. İrfânî
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri te’vîl çeşitlerindendir?
Nassları yorumlama faaliyeti anlamındaki te’vîlin Müslümanların ondört asrı aşkın ilmî geleneğinde üç çeşidi mevcuttur. Bunlar, beyânî, burhânî ve irfânî te’vîldir.
Hz. Ali ashâb-ı kirâm arasında tefsîr, hadis ve fıkıh alanındaki bilgileriyle kendini kabul ettirmiş bir otoritedir. Bir konuşmasında, “bana Allah’ın kitabından sorunuz. Allah’a yemin ederim ki Kur’ân’daki her âyetin nerede nâzil olduğunu, gece mi? gündüz mü? ovada mı? dağda mı? indiğini mutlaka bilirim” diyerek her zaman Kur’ân’ın mana ufuklarında dolaşan ve onun zenginliğine âşina olan bir sahâbi olduğunu göstermiştir. Çünkü o, Hz. Peygamber daha hayatta iken Kur’ân’ın tamamını ezberlemiş ve anlamı konusunda Hz. Peygamber’in açıklamalarından çok yararlanmıştır. Bundan dolayı Hz. Ali, ahkâm âyetlerinin tefsîrinde özellikle hukûkî konularda ashâb tarafından çok itimat edilen bir şahsiyet olmuştur. Onun bu yönünü Hz. Ömer, “en isabetli hüküm verenimiz Ali idi” sözüyle ortaya koymaktadır. Doğru cevap C'dir.
Yüce Allah Hz. Peygamber’e, “Ey Peygamber! Sana Rabbinden gönderileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçilik görevini (insanlara) ulaştırmamış olursun” (Mâide (5), “Sana Kur’ân’ı gönderdik ki insanlara indirileni onlara açıklayasın” (Nahl (16), âyetlerinde neyi emretmektedir?
Yüce Allah Hz. Peygamber’e, “Ey Peygamber! Sana Rabbinden gönderileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçilik görevini (insanlara) ulaştırmamış olursun” (Mâide (5), “Sana Kur’ân’ı gönderdik ki insanlara indirileni onlara açıklayasın” (Nahl (16), âyetlerinde Tefsîr’i emretmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi Tabiûn tefsirinin genel nitelikleri arasında yer almaz?
Şiirle istişhâd metoduyla bazı lafızları açıklamak ve bazı garip lügatları izah etmek de Tabiûn dönemi tefsirinin genel özelliklerinden biridir. Doğru cevap C’dir.
Kur’ân’da yer verilen göklerin ve yerin yaratılışı (Enbiyâ (21), 30), kâinâtın genişlemesi (Zâriyât (51), 47), yer çekimi (R’ad (13), 2; Lokman (31), 10), dünyanın yuvarlaklığı (Nâziât (79), 30) ve deniz sularının birbirine karışmaması (Furkân (25), 53); Rahmân (55), 19-20) gibi ayetler aşağıdaki bilim dallarından hangisini işaret etmektedir?
Kozmoloji bilim dalına işaret etmektedir.
Bir kısım sahâbî de naklin bulunmadığı yerde kendi içtihâdlarıyla Kur’ân’ı tefsîr etme cihetine gidiyordu. Bu durumdaki sahâbîler, herhangi bir âyeti tefsîr ederken öncelikle Kur’ân’a, sonra da Resûlullah’ın sünnetine başvuruyorlar; şayet aradıklarını bu iki kaynakta bulamazlarsa, o takdirde kendi içtihadlarıyla tefsîr ediyorlardı. Doğru yanıt A'dır.
Kuran ve tefsiri açısından Hz. Peygamberden sonra en önemli tabaka aşağıdakilerden hangisidir?
Kur’ân ve tefsîri açısından sahabe, Hz. Peygamber’den sonra en önemli tabakadır. Görüş ve kararlarının dikkate alınması son derece lüzumludur. Çünkü onlar vahye, vahyin iniş yerlerine, vahyi önceleyen tarihi olay ve şartlara şahitlik etmiş olan mümtaz insanlardır. İslâm’ın bütün aşamalarına sadece şahit olmakla da kalmamış, deyim yerindeyse müdahil de olmuşlardır. Ayrıca kendi düşünceleriyle ulaşamayacakları bilgileri Hz. Peygamber’den duymuş olmaları da her an mümkün olan bir durumdur.
Aşağıdakilerden hangisi örtüyü açmak, beyan etmek ve açıklamak anlamlarında kullanılan kelimedir?
Tefsir, sözlük anlamı itibariyle keşfetmek, ortaya çıkarmak, üzerindeki örtüyü açmak, beyan etmek, açıklamak, anlaşılır hale getirmek gibi manalara gelmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi Medenî sûrelerin özelliklerinden biri değildir?
Medenî sûrelerin; Ankebût sûresi hariç, içinde münafıklardan bahsedilen, Cihâda izin veren ve cihad hükümlerini beyan eden, Hudûd ve miras paylaşımından bahseden, İbâdât ve muâmelât konuları tafsîlatlı olarak yer alan özellikleri mevcuttur. Secde âyeti ihtiva eden bir özelliği yoktur.
1. Te’vîle esas olan mananın, mecâz yoluyla da olsa lafzın kendisine delâletettiği manalardan farklı olması lazımdır.2. Te’vîlin anlam yönüyle açık bir âyete ters düşmemesi gereklidir.3. Lafzın ilk anda akla gelen zâhirî anlamının dışında başka bir mananın verilmesine imkân tanıyan dînî bir delile dayanması zorunludur.
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri te’vîl şartlarındandır?
Göz önünde bulundurulması gereken şartlar:1. Te’vîle esas olan mananın, mecâz yoluyla da olsa lafzın kendisine delâletettiği manalardan olması lazımdır.2. Te’vîlin anlam yönüyle açık bir âyete ters düşmemesi gereklidir.3. Lafzın ilk anda akla gelen zâhirî anlamının dışında başka bir mananın verilmesine imkân tanıyan dînî bir delile dayanması zorunludur.
Kur’ân’ın Hz. Osman döneminde çoğaltılarak bazı şehirlere gönderilmesinin asıl nedenlerinden biri olabileceği söylenebilir?
“Kur’ân’ın Çoğaltılması” konusu incelendiğinde Hz. Osman döneminde beldeler arasında Kur’ân’ın kırâatı konusunda ihtilafların çıkması ve bu yüzden Müslümanlar arasında birbirlerine kâfir diyecek kadar üzücü olayların meydana gelmiştir.
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiği zaman orada Allah Resûlü’ne ilk vahiy kâtipliği yapan zat aşağıdakilerden hangisidir?
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiği zaman orada Allah Resûlü’ne ilk vahiy kâtipliği yapan zat Ubey b. Ka’b’dır. Ebu’l-Münzir ve Ebu’t-Tufeyl künyesinin sahibi olan Ubey b. Ka’b Hazreç kabilesine mensup bir sahâbidir.