Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan üniversite reformu (1933) ile Türkçenin bilim dili olarak gelişmesi uğrunda önemli kararlar uygulama alanına sokulmuştur. Bu uygulamalarla Türkçenin ilköğretimden yükseköğretime kadar bütün aşamalarda öğretim dili olarak yaygınlaşması ve yerleşmesi mümkün olduğu gibi bilimsel araştırmaların ve çalışmaların, bunlara dayalı yayınların dili de Türkçe olmuştur. Türk Dil Kurumunun kuruluşu ile terimler alanında başlatılan çalışmalar da Türkçenin bilim dili olarak işlenmesine katkıda bulunmuştur. İlk uygulama Atatürk’ün geometri terimleri üzerine yaptığı çalışma olmuştur. Yalnız, yabancı dili yabancı dil dersinde öğretmek yerine alan derslerinin, hatta yükseköğretimde meslek derslerinin İngilizce verilmesi, Türkçenin bilim ve öğretim dili olarak gelişmesinin önünde bir engel oluşturmaktadır. Doğru cevap A'dır.
I. Ülkeler arası ticaretlerin yapılması
II. Aydınların eğitimlerini başka ülkelerde alması.
III. Çeviri yazılar, kitaplar
IV. Anadilde yazıların azlığı
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri diller arasındaki geçirgenliğin bir nedeni olabilir?
Bugün Türkçenin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun, yabancı dillerin, özellikle de İngilizcenin, Türkçeyi olumsuz olarak etkilemesi... Bu etki yalnızca alıntı sözcükle- rin olur olmaz her yerde kullanılmasıyla sınırlı kalmamakta, Türkçenin seslerinin, yazım biçimlerinin, yapısal özelliklerinin, söz dizimi niteliğinin değişmesine, bozulmasına yol açmaktadır.
Hiç kuşkusuz Türkçe daha önce de Batı dillerinden sözcükler almıştı. O¨rneğin Os- manlı Devleti’nin Venedik ile ilişkileri dolayısıyla İtalyancadan abluka, acente, antika, bando, damacana, iskele, madalya, tabela gibi sözcükler alıntılanmıştı. Anadolu’da yaşa- yan Rumlardan alay, avlu, dalyan, efendi, lahana, liman, sandal, yakamoz vb. sözcükler Türkçeye geçmişti. Tanzimat dönemiyle birlikte Batı dünyasıyla daha sıkı ilişkiler sonu- cunda da dönemin Avrupa’sında geçer dil olan Fransızcadan abone, adres, anket, diplomat, direkt, pasaport, polemik, vagon gibi pek çok sözcük Türkçeye girmişti. Ancak bu sözcük- ler birkaç yüzyıllık dönemde ve Türkçenin ses yapısına uyarak söz varlığımıza katılmıştı. İngilizce sözcüklerin bir bölümü de steam>istim>islim, off side>ofsayt, sweater>süveter, uppercut>aparkat gibi Türkçenin ses yapısına uygun biçimlere dönüşerek söz varlığına girmişti. Daha sonra İngilizceden etkilenmenin gittikçe artması sonucunda hem sözcük sayısında bir artış hem de sözcüklerin özgün biçimleriyle geçişleri yaygınlaşmaya başladı.
Bu etkilenmenin yoğunluğu İkinci Dünya Savaşı sonrasında hızla artmıştır. Batı uy- garlığının geçer dili olmasıyla, Amerika Birleşik Devletleri’nin bilimde, teknolojide ileri gitmesi; dünya siyasetine yön veren ülke ha^line gelmesiyle İngilizce bütün dünya dillerini etkisi altına alır olmuştu. Türkiye’de İngilizce ile öğretime başlandığı 1950’lerden itibaren Anglo-Sakson kültürünün yoğun etkisi de kendisini hissettiriyordu. Yakın dönemlerde Fransızlar dillerini korumak amacıyla yasa çıkardılar. İngilizce kökenli sözcükleri yasakladığını ilan eden birkaç ülke de oldu.
Pek çok dilde yaşandığı gibi Türkçeye de İngilizceden söz akışı olduğu bir gerçektir. Sözlerin bir bölümü teknoloji, iktisadi ve siyasal ilişkiler, kültürel etkilenmeler sonucunda gelmektedir: laptop, notebook, forex, leasing, residance, mobbing, mortgage, selfie vb. Kimilerine yetkili kurum ve duyarlı çevrelerce karşılıklar bulunulmakta ve önerilmektedir.
Bu çabalara karşın yabancı kaynaklı sözlerin dilimize girişi her geçen gün biraz daha artmaktadır. Yakın geçmişte tanık olduğumuz gibi yalnızca yeni bulunan ve üretilen ay- gıtların adları gelmekle kalmadı, bunların çeşitli özellikleri, parçaları, kullanıcıları ile ilgili sözler de dilimize girdi, hatta bu sözlerden fiiller türetildi: air-conditoned (araba), fakslamak, zaplamak, zoomlamak...
En kötüsü ise dilin söz dizimi özelliklerinin yabancılaşması, yabancı eklerin dile gir- mesi, dilin mantığına aykırı kullanışların yaygınlaşmasıdır:
Türkçede çokluk eki {+lar, +ler} varken İngilizcedeki çokluk ekini bir çiçekçinin C¸içeksbiçiminde; Türkçede tamlayan durumu eki {+nın, +nin, +nun, +nün} varken İngilizcedeki’s ekini bir iş yerinin Ferhat’s biçiminde Türkçe sözcük ve adlarda kullanması üzerinde durulması gereken bir konudur.
Doğru seçenek B'dir.
'İşim ve eşim terazinin iki kolu gibi diye düşündü'
Yukarıdaki cümlede italik sözcük öbeklerinin türü aşağıdakilerden hangisidir?
Bir ad/ad soylu sözcük ve onu izleyen çekim edatının bir araya gelmesi ile oluşan sözcük öbeğidir.“ile, için, kadar, göre, diye, rağmen, karşı, ...e doğru, gibi,-den dolayı” edatları sıklıkla kullanılan edatlardır.
Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ‘kırpma’ yoluylayapılmış bir sözcüktür?
Kırpma, çok heceli bir sözcüğün bir veya daha fazla hecesini kaldırarakyeni sözcük oluşturma yoludur. A seçeneğindeki 'motel (< motor otel)', buna örnektir.
I. İslamiyetin yayılması
II. Göçler
III. Fetihler
IV. İcat ve buluşlar
Yukarıda sıralanan özelliklerden hangisi ya da hangileri Türkçenin, bugün geniş bir coğrafyada konuşulma niteliğini kazanmada etkili olmuştur?
Tarihsel derinliğinin yanı sıra geçmişte yaşanmış olan göçler ve fetihler sonucunda büyük bir alana yayılan Türkçe, bugün geniş bir coğrafyada konuşulma niteliğini de kazanmıştır. Doğru yanıt B'dir.
Türkçe'nin hangi dil ile yakınlığı araştırılmış ve veriler bulunmuştur?
Sümercenin bugün yaşayan birtakım dillerle ilişkisi çok tartışılan konulardandır. Bu tartışmalara konu olan dillerden biri de Türkçedir
Aşağıdakilerden hangisi deyimlere bir örnektir?
E şıkkı dışındaki örnekler atasözlerinden oluşmaktadır. Doğru cevap E'dir.
Eski Türkçe'de Çince, Sanskritçe, Soğdca, Toharca, Hintçe, Tibetçe vb. dillerden etkilenen Türkçe söz varlığı dikkat çekmektedir. Örneğin, Orhon Yazıtları’nda Çince (totok ‘askerî vali’), Sanskritçe (çıntan ‘sandal ağacı’), Soğdca(ıgar ‘güçlü, kudretli’), Hintçe (makaraç ‘bir unvan veya kişi adı’), Tibetçe (bölün ‘yüksek görevli’) ifadeleri görülmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi ünlem öbeğine örnektir?
"Ey Türk gençliği, Değerli konuklar" ünlem öbeğine örnektir. Doğru cevap E'dir.
I. Bir dilin zenginliği sözcük sayısıyla doğru orantılıdır.
II. Bir dilin söz varlığı, o dili konuşan insanların tarih macerası ile ilgili fikir verir.
III. Dilin sözcük türetme ve soyutlama gücü en az sözcük sayısı kadar önemlidir.
Dil ile ilgili yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri söylenebilir?
Bir dilin söz varlığının incelenmesi, o dili konuşan insanların tarihî macerasını ve hangi milletlerle ne tür ilişkilerde bulunduğunu ortaya koyacağı gibi milletin kültür ve düşünce dünyası ile kavramlar dünyasını da gözler önüne serer ki dilcilikte buna “dil içi dünya görüşü” denir.Bir dilin zenginliği; ne sözcük sayısının çokluğuyla ne o dili konuşan insan sayısının fazlalığıyla ne de dilin konuşulduğu coğrafyanın genişliğiyle ilgilidir. Dillerin zenginliğinin başta gelen ölçüsü çeşitli duygu, düşünce ve kavramları anlatabilme gücüdür. Duygu, düşünce ve kavramları dile getirebilmek için sözcük sayısının çok olması önemli olmakla birlikte, bundan daha önemlisi dilin sözcük türetme ve soyutlama gücüdür.
Aşağıdakilerden hangisi anlamlarına göre cümle örneklerinden değildir?
Her cümle, yüklemin taşıdığı anlama göre farklı biçimlerde bulunur. Bir cümle hangi anlam özelliğine sahip olursa olsun, mutlaka ya olumlu ya da olumsuz bir anlam taşır. Bununla birlikte cümleler; soru, ünlem, dilek, emir gibi anlamlar da taşıyabilir. Anlamsal özelliklerine göre cümleleri olumlu, olumsuz, soru, ünlem ve emir cümleleri olarak sınıf- landırabiliriz. Doğru cevap C'dir.
Orhun Yazıtları’nda geçen deyimlerden biri olan Adak kamşatmak ne anlama gelmektedir?
Orhun Yazıtları’nda kullanılan bazı deyimleri şöyle sıralayabiliriz: Adak kamşatmak (=ayağı dolaşmak), atı küsi yok bolmak (=adı sanı yok olmak) Doğru cevap D'dir.
Aşağıdakilerden hangisi Türkçe dili için genel bir sorun olarak ifade edilmemektedir?
Türkçede bazı sözcüklerin yanlış söylenmesi ve yazılması, bazı sözcüklere yanlış anlamlar yüklenmesi; konuşma dilinde ve yazı dilinde cümledeki ögeler arasındaki uyumsuzlukların yol açtığı anlatım bozukluklarının yanı sıra olur olmaz her yerde yabancı kökenli sözcüklere yer verilmesi, iş yerlerinde, ürünlerde yabancı adlar kullanılması genellikle dilin bir sorunu olarak algılanmaktadır. Doğru yanıt A'dır.
"Yaşlı adam yaşadıklarını anlatırken soğukkanlıydı." cümlesinde cümlenin yardımcı ögesi aşağıdakilerden hangisidir?
"Yaşlı adam yaşadıklarını anlatırken soğukkanlıydı." cümlesinde cümlenin yardımcı ögesi zarf tümleci olan "yaşadıklarını anlatırken" öbeğidir.
Günümüzde dünyanın lingua francası hangi dildir?
Yoğun dil temaslarının bulunduğu bölgelerde farklı dillerin konuşurlarının ortak iletişim aracı olarak kullandıkları dil lingua franca’dır. Günümüzde bu işlevi İngilizce üstlenmektedir.