Akraba adlarındaki çeşitlilikle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Bir toplumun hayatında önemli yer tutan varlıklarla, nesnelerle, işlerle, konularla ilgili söz varlığının geniş olduğu bilinmektedir. Türklerde aile bağlarının ve ilişkilerinin güçlü olması, akrabalıkla ilgili adların zenginleşmesini sağlamıştır. Türkçede en yakın akrabadan en uzak akrabaya kadar her birine farklı bir ad verilmiştir. Pek çok dilde amca ile dayıyı, hala ile teyzeyi ayırt edecek sözcük bulunmazken, bu akrabalıklar birer sözcükle karşılanırken Türk dilinde baldız, bacanak, elti, görümce, yenge gibi en uzak akrabaya kadar ayrı ayrı akrabalık adları bulunmaktadır. Dört ayrı akraba baldız, elti, görümce, yenge için Türkçede ayrı ayrı sözcükler kullanılırken bu kavramlar İngilizcede sister-in-law, Almancada schwägerin, Fransızcada belle-soeur gibi pek çok dilde birer sözcükle karşılanmaktadır (Aksan, 2004). Türkçedeki akrabalık adlarının zenginliğinin yanı sıra akrabalık düzeylerini, konuşurun cinsiyetini ve medeni durumunu gösterme özelliği de dikkat çekicidir. Bir kişi baldızından, bacanağından söz ediyorsa konuşurun erkek olduğu; eltisinden, görümcesinden söz edenin ise kadın olduğu anlaşılır. Bacanağı olduğunu söyleyen kişinin de evli olduğu, eşinin bir kız kardeşinin bulunduğu, bu kız kardeşin de evli olduğu anlaşılır. Akrabalık ilişkileri ile düzeylerini, konuşurun cinsiyetini ve medeni durumunu ortaya koyan böyle bir akrabalık adları dizilimi yeryüzünde çok az sayıdaki dilde mevcuttur.
Aşağıdakilerden hangisi argonun özelliklerindendir?
I. örtülü sözler kullanma
II. eski sözlerden yararlanma
III. hayvanları konuşturma
Argonun tercih ettiği dil yapısı son derece karmaşık olmakla birlikte birtakım genel ilkeler belirlenmiştir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkündür: Örtülü sözler kullanma, cins isimlerini daha çok sıfat olarak kullanılmaya uygun sözlerden seçme, eski sözlerden ve ağız unsurlarından yararlanma, genel dildeki sözcüklerin biçimini bozma, önüne ya da arkasına eklemeler yapma, iç düzenini değiştirme, birbirine karıştırma, kırpma, uzatma, hayvanları ve eşyaları konuşturma ve canlandırma, yabancı kökenli sözcükler kullanma ve yabancı ekleri yaşayan dildeki sözcüklere takıp farklı işlevler yükleme; “çalmak”, “ölmek”, “kaçmak”, “yalan söylemek” gibi sözcükler karşılık olmak üzere çok sayıda eş anlamlı sözcük kullanma; genel dildeki sözcüklerin anlamlarını kaydırma veya değiştirme; ifadeye renk, abartı, mizah ve ince alay çeşnisini veren sözler oluşturma. Mesela tabut için “imamın kayığı” ya da “dört kollu” ifadelerinin kullanılması gibi. Yansımalardan ve çocuk diline ait sözcüklerden yeni türetmeler yapma; halk etimolojisi ve sözcük oyunları yapma; sözcüklerin söyleniş biçimlerini bayağılaştırma gibi birtakım şeyler sıralanabilir. Doğru cevap E’ dir.
"Dün akşam söylediklerin ona epey dokundu.” cümlesindeki “dokundu” kelimesi gerçek anlamının dışında bir anlama gelecek şekilde kullanılmıştır. Bu duruma verilen ad aşağıdakilerden hangisidir?
Bir sözcüğü veya kavramı kabul edilenin dışında, başka anlamlara gelecek biçimde kullanmaya mecaz (metafor) denilmektedir.
Tarih boyunca farklı alfabeler kullanarak değişen Türkçe, bugünkü halinde hangi alfabeden yararlanmaktadır?
Batı ile ilişkiler sonucunda tanıştığımız Latin abecesiTürkçeyi ifade etmekte en uygun yazı olduğu düşüncesiyle kullanılmaya başlanmıştır. Doğru yanıt B'dir.
Bir sözcüğün asıl anlamı yanında farklı anlamlara gelecek biçimde de kullanılmasına ne ad verilir?
Mecazlı kullanım, bir sözcüğün asıl anlamı yanında farklı anlamlara gelecek biçimde de kullanılmasıdır ancak bu kullanımda da dili konuşanların “anlama ortaklığı”na gerek vardır. Doğru cevap C'dir.
Arapça farsça sözcükler kimlerin dönemindeki eserlerde görülmeye başlamıştır?
Arapça, Farsça sözcükler Karahanlı Dönemi eserlerinden itibaren Türk yazı dillerinde görülmeye başlanır. Bu dönemin ilk eserlerinden Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig’de Arapçadan alınmadır.
Sarı Uygur Türkçesinin konuşulduğu ülke hangisidir?
Sarı Uygur Türkçesinin konuşulduğu ülke Çin'dir. Doğru cevap B'dir.
Eklemeli bir dil olan Türkçede bütün eklerin son ek olmasına, ön ek bulunmamasına karşın Farsçadan, Arapçadan ön ek ve edatların alıntılanması: bî-baht ‘bahtsız’, na-mert ‘mert olmayan, alçak’, hem-cins ‘türdeş’; la-mekân ‘mekânsız’, ma-beyn ‘iki şeyin arası’, gayrimenkul ‘taşınmaz’ vb.
Yan cümlenin önce, asıl cümlenin sonra geldiği Türkçenin söz dizimi kuralına aykırı olarak asıl cümlenin önce yan cümlenin sonra geldiği ki’li birleşik cümlenin yaygınlaşması ise dil bilgisi açısından etkilenmenin bir başka örneği olmuştur. Bu yapıdaki cümleler, özellikle düzyazıda satırlarca sürüp giden ifadelerin anlaşılmasını güçleştirmiştir. Dil öğretiminden yalnızca Arapçanın ve Farsçanın öğretiminin anlaşılması, bu dillerden geçme sözcüklerin yazımda Türkçeleşmesini büyük ölçüde engellemiştir. Arap kaynaklı alfabenin kullanılması da Arapça ve Farsça sözcüklerin yazıda bütün özellikleri ve kurallarıyla birlikte kullanılması sonucunu doğurmuştur. Türkçede tek /s/ sesi olmasına karşın Arap alfabesinde üç ayrı harf; Türkçede tek /z/ sesine karşılık Arap alfabesinde dört ayrı harf bulunması, bu harfleri taşıyan sözcüklerin de özgün biçimiyle yazılması kuralını yerleştirmiştir. Ancak bu durum, sözcüklerin söylenişte Türkçeleşmesini önleyememiştir. Arap alfabesindeki üç farklı /s/ sesi için üç farklı harfin kullanıldığı mebus, hasret, basiret sözcüklerindeki bu harfler, Türkçedeki tek ses değeri ile karşılanmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi Türk Dil Kurumunun "Mortgage" sözcüğüne karşılık olarak önerdiği Türkçe kelimedir?
Türk Dil Kurumu, Atatürk’ün “Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” sözünü kendisine ilke edinerek dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarma mücadelesini vermektedir. Türk Dil Kurumunun yabancı kaynaklı sözlere karşılık önerdiği sözlerden birkaçına bakalım: anc- horman karşılığında ana haber sunucusu, arboretum karşılığında ağaç parkı, viyadükiçin köprü yol, mobbing için bezdiri; selfie için özçekim, mortgage tutsat vb...Doğru cevap C'dir.
Seslerden oluşan dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesine ne ad verilir?
Seslerden oluşan dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi yazım (imla) olarak adlandırılır. Doğru cevap C'dir.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde cümlenin temel öğelerinden biri yoktur?
Bir cümlede özne ve yüklem temel öğelerdir. C seçeneğindeki yer alan "Gözlerinin rengi alev." söz öbeğinde yüklem öğesi eksiktir.
I. Köktürk dönemi
II. Uygur dönemi
III. Hun dönemi
Yukarıda verilenlerden hangisi/ hangileri Eski Türkçe dönemimin bölümlerindendir?
Türkçenin MS 5.-10. yüzyıllarını Eski Türkçe Dönemi olarak adlandırmak hemen her- kesçe kabul edilmektedir. Eski Türkçe Dönemi, kendi içinde Köktürk ve Uygur dönemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Doğru cevap D'dir.
"Büyük bir konsensüs bekliyoruz." cümlesinde yer alan konsensüs kelimesinin Türkçe'deki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
Konsensüs, uzlaşma ve oydaşma anlamlarına gelmektedir.
Çatılar, öznenin ve nesnenin durumuna göre kaça ayrılır?
Çatıları, öznenin ve nesnenin durumuna göre dönüşlü, edilgen, işteş, ettirgen çatılar olarak daha ayrıntılı bir şekilde sınıflandırabiliriz. Doğru cevap D'dir.