Arapçada İsim Cümlesi

Arapçada İsim Cümlesi

HARF-İ CERLER VE YER ZARFLARI

Harf-i cerler sadece isimlerden önce kullanılan ve başına geldiği ismi mecrûr yapan harf ya da harf öbekleridir. Harf-i cerlerin bazıları Türkçedeki bulunma, ayrılma ve yönelme durum ekleri yerinde kullanılırken, bazıları da “ile”, “gibi”, “üzerinde”, “için” vb. anlamlarda kullanılırlar. Aşağıda sık kullanılan harf-i cerler ve anlamları bir tablo olarak verilmektedir.

 

Dikkat: Arapçada بعید (uzak) kelimesi, daima عَن harf-i ceri ile kullanılır (-den uzak), ne var ki Türkçede –den uzak kullanımından ziyade –e uzak kullanımı yaygındır. Dolayısıyla bu cümleyi “Banka evden uzaktır.” biçiminde Türkçeye aktarmak da yanlış değildir.

كَ
(Sen gül gibi güzelsin.) . أنتِ جَمیلة كَ الوَرْدَةِ
(İlim deniz gibidir.) . الْعِلْمُ كَ الْبَحْرِ

Arapçada yer bildiren zarflar genellikle isim tamlamasının tamlanan kısmını oluştururlar ve tamlayanları olan isimler, hep kendilerinden sonra gelir ve daima “mecrûr” olurlar. Yer zarflarının son harfleri, bazı özel durumlar hariç, daima fetha ile harekelidir. Bunlar, genellikle “nerede” sorusuna cevap olan sözcüklerdir.

(solunda) یسارَ
(sağında) یَمینَ
(yanında) عِنْدَ/جانِبَ
(dışında) خارِجَ
(içinde) داخِلَ
(önünde) أمامَ
(altında) تَحْتَ
(arkasında) وَراءَ / خَلْفَ
(üstünde) فَوْقَ
(arasında) بَیْنَ
(ortasında) وَسَط

 

ARAPÇADA İSİM CÜMLESİ

Arapçada isimle başlayan cümleye isim cümlesi denir. İsim cümlesi iki ögeden oluşur.
1) Mubteda                                                                            2) Haber

Mubteda: İsim cümlesinin öznesinin adıdır. Daima merfûdur. Çoğunlukla belirlidir. Cümleye genellikle bu öge ile başlanır.

Haber: Cümlenin yüklemi olan ögedir. Daima merfûdur. Genellikle mubtedadan sonra gelir. Tek bir kelime olduğunda çoğunlukla belirsizdir.

(İlim bir hazinedir.) . العِلْمُ كَنْزٌ

العِلْمُ :Mubteda merfû, ref alâmeti sondaki damme.
كَنْزٌ : Haber merfû, ref alâmeti sondaki damme.

Mubteda ile haber birbirinden kopuk iki öge değildir, tersine aralarında sağlam bir bağ vardır. Haber olan sözcük, mubtedaya aşağıdaki yönlerden uymak zorundadır:

1- Erillik-dişillik yönünden: Mubteda erilse haber de eril, mubteda dişilse haber de dişil olmak zorundadır.

(Erkek öğrenci başarılıdır.) . الطّالبُ ناجِحٌ
(Kız öğrenci başarılıdır.) . الطّالِب ة ناجِحَ ة

2- Sayı yönünden: Haber mubtedaya tekillik, ikillik ve çoğulluk yönünden uymak zorundadır

Tekil                            (Erkek öğrenci başarılıdır.)                     . الطّالِبُ ناجحٌ
İkil                             (İki erkek öğrenci başarılıdır.)            . الطّالِبانِ ناجِحانِ
Çoğul                          ( Erkek öğrenciler başarılıdır.)           . الطُلّابُ ناجِحون

Mubteda her zaman merfû olduğu için, mubteda olan bir ismin yerini tutacak zamir de doğal olarak ayrık özne zamiri, yani merfû munfasıl bir zamir olacaktır.

Şimdi özne konumundaki bazı isimlerin ayrık özne zamirine dönüşümünü inceleyelim:

(Adam fakirdir.)           . الرّجُلُ فَقِیرٌ
(O fakirdir.)                      . ھُ وَ فَقیرٌ

(Kız güzeldir.)                . البنتُ جَمیلة
(O güzeldir.)                     . ھِي جَمیلة

 

(İki öğrenci uzundur.) . الطّالِبانِ طَویلانِ
(O ikisi uzundur.) . ھُما طَویلانِ

(Adamlar ihlaslıdır. ) . الرِّجالُ مُخْلِصونَ
(Onlar ihlaslıdır. ) . ھُم مُخْلِصونَ

(Kadın doktorlar çalışkandır.) . الطّبیباتُ مُجْتَھِداتٌ
(Onlar-ka dın-çalışkandır.) . ھُنَّ مُجْتَھِداتٌ

Aşağıdaki cümlenin irâbını yapalım:

(Sen öğrencisin.). أنتَ طالِبٌ

أنتَ :Mubteda, mahallen merfû, çünkü zamir.
طالِبٌ :Haber, merfû, ref alâmeti sondaki damme.

Dikkat: Zamirler mebnîdirler, yani harekeleri hiçbir zaman değişmez. Bu yüzden zamirlerde ref veya nasb ya da cer alâmeti aranmaz. İrâbı yapılırken, cümle içinde hangi ögenin yerindeyse, o ögenin alması gereken hareke kastedilerek mahallen (yani, bulunduğu yer bakımından) merfû, mahallen mansûb veya mahallen mecrûr denir.

HABER ÇEŞİTLERİ

Haber üç çeşittir. 1- Mufred    2- Cümle    3- Şibih cümle

1. Haberin Mufred Olması

“Mufred” sözcüğünün kelime anlamı “tekil” olsa da, “haberin mufred olması”, haberin tekil olması demek değildir. “Haberin mufred olması” demek, haberin cümle veya şibih cümle olmaması demektir. Başka bir deyişle, haberin tekil veya ikil ya da çoğul olan tek bir kelimeden ibaret olması demektir. Dolayısıyla mufred olan haber tekil bir kelime olabileceği gibi, ikil veya çoğul bir kelime de olabilir. Aşağıdaki cümlelerde haber olan sözcükler sayıca tekil, ikil veya çoğul olsalar da haber çeşidi bakımından “mufred”dirler.

(Öğrenci Müslümandır.)                  . الطّالِبُ مُسْلِمٌ
(İki öğrenci Müslümandır.)          . الطّالِبانِ مُسْلِمانِ
(Öğrenciler Müslümandır.)           . الطُّلابُ مُسْلِمونَ

Arapça bir kelime, düzensiz çoğulların gayri âkil grubuna ilişkin bir çoğul ise, tekil-dişil bir kelime gibi işlem görür. Aşağıdaki örneklerde düzensiz çoğul olan mubtedaların haberlerinin tekildişil yapıda kullanılmış olduğunu fark ediniz.

 

(Kitaplar faydalıdır.)        . الكُتُبُ نافِعَة
(Kalemler çoktur.)          . الأقلامُ كثیرة

 

2. Haberin Cümle Olması

Haber bir isim cümlesi veya bir fiil cümlesi olabilir. Haberin isim cümlesi olması hususu daha ileri düzey bir Arapça gerektirdiğinden burada ele alınmayacaktır. Haberin fiil cümlesi olması demek, mubtedadan sonraki kısmın bir fiille başlaması demektir.
Tek bir fiil bile, gizli öznesiyle birlikte bir cümledir. Cümlelerin i‘râbı mahallen’dir. Yani bulundukları yer bakımındandır. İ‘râbı mahallen olan ögeler için ref veya nasb ya da cer alâmeti aranmaz. Burada fiille başlayan cümlenin yeri, mubtedanın haberine ait bir yerdir, yani “haber”in yeridir. Haber, daima merfu olmak zorunda olduğu için, fiille başlayan cümle mahallen merfû olur.
Aşağıdaki örnek cümlelerin irâbını inceleyiniz:

(Öğrenci yazıyor.). الطالِبُ یَكْتُبُ

الطالِبُ :Mubteda merfû, ref alâmeti sondaki damme.
یَكْتُبُ :Haber mahallen merfû çünkü fiil cümlesi.

(Doktor (kadın) gitti.) . الطَبیبَة ذَھَبَتْ

الطَبیبَة :Mubteda merfû, ref alâmeti sondaki damme.
ذَھَبَتْ : Haber mahallen merfû çünkü fiil cümlesi.

3. Haberin Şibih Cümle Olması

Haber bir şibih cümle olabilir. “Şibih cümle”nin kelime anlamı, “cümlemsi”dir. Kavram olarak anlamı ise, mubtedanın haberinin:
a) Harf-i cer ve mecrûrundan oluşması (harf-i cer ve kendisinden sonra gelen mecrûr isme kısaca “câr-mecrûr” denir);
b) Bir zarftan ibaret olması durumudur.
Bir başka ifadeyle, haberin câr-mecrûr veya zarftan oluşması durumuna “şibih cümle” diyoruz. Şibih cümle, her ne kadar gerçek bir cümle olmasa da, onun i‘râbı da mahallen’dir ve şibih cümle olan haberde ref alâmeti aranmaz, “mahallen merfû” denir.

 

HABERİN MUBTEDADAN ÖNCE KULLANILMASI

Mubteda belirsiz bir isim olarak değil de belirli bir isim olarak kullanıldığında her zaman cümlenin başında gelir. Ancak mubteda belirsiz bir isim, haber de şibih cümle olursa, bu durumda haber mubtedadan önce gelmek zorundadır. Yani haberin mubtedadan önce kullanılma zorunluluğu ancak iki koşulun gerçekleşmesi ile söz konusudur:

1. Mubteda belirsiz olacak,
2. Haber de şibih cümle olacak.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyiniz:

Mubteda belirli bir isim olduğunda:

( Serçe ağacın üstündedir.)     . العُصْفورُ على الشّجَرَةِ
(Adam bahçededir.)    . الرّجلُ في الحَدیقَةِ
(Köpek evin önündedir.)    . الكَلْبُ أمامَ البیتِ
(Çocuk ağacın altındadır.)    . الطّفْلُ تَحْتَ الشَجَرَةِ
( Kalem öğretmenindir.)   . القَلَمُ لِلْمُدَرّ سِ

 

Mubteda belirsiz bir isim olup, şibih cümle olan haber öne geçtiğinde:

(Ağacın üstünde bir serçe var.) . على الشّجَرَةِ عُصْفورٌ
(Bahçede bir adam var.) . في الحَدیقَة رَجُلٌ
(Evin önünde bir köpek var.) . أمامَ البیتِ كَلْبٌ
(Ağacın altında bir çocuk var.) . تَحْتَ الشَجَرَةِ طِفْلٌ
(Öğretmenin bir kalemi var.) . لِلْمُدَرّ سِ