Her dilin kendine özgü bir yapı ve işleyiş biçimi vardır. Dille ilgili yapılan çalışmalarda dilin yapı taşlarını oluşturan sözcükler en çok üzerinde durulan konulardan biri olmuştur. Batı’ da morfoloji olarak adlandırılan bu çalışma alanı Türkçede biçim bilim, biçim bilgisi, kelime bilgisi, şekil bilgisi, yapı bilgisi, sözcük bilim gibi farklı terimlerle adlandırılmaktadır. Bu ünitede biçim bilgisi ile ilgili temel kavramlar, Türkçedeki sözcüklerin çekimi, türeyişi, sınıflandırılması konuları ele alınmaktadır.
Biçim bilgisiyle ilgili temel kavramlar
Kök
Kökler, kendilerinden daha küçük anlamlı parçalara ayrılamayan, sözlüksel anlam taşıyan ve bir sözcük türüne ait olan biçim birimlerdir. Bir sözcük en az bir kök biçim
birimden oluşur. Bu tür sözcüklere yapısına göre basit sözcük veya basit gövde adı verilir. Bugün kök gibi görünen birçok sözcük aslında tarihî dönemlerde en az iki bağımsız biçim birimden oluşmuş olabilir.
Gövde
Gövdeler, biri bağımsız biçim birim olmak üzere, en az iki biçim birimden oluşan yani bir veya daha fazla ek alan kök biçim birimlerdir. Bu tür sözcükler yapısına göre türemiş sözcükler olarak da bilinir.
Taban
Tabanlar, eklerin, yani bağımlı biçim birimlerin eklendiği yalın sözcükler, yani bağımsız biçim birimlerdir. Tabanlar kök veya türemiş sözcük olabilir.
Ek
Ekler, herhangi bir sözcük türüne dâhil olmayan, yani eylem, ad, sıfat, zarf vb. sözcük türlerinden birine girmeyen bağımlı biçim birimlerdir. Ekler kendilerinden daha küçük anlamlı parçalara bölünemez. Ekler biçim bakımından ön ekler, iç ekler, son ekler olmak üzere üçe; işlev bakımından yapım ve çekim ekleri olmak üzere ikiye ayrılır.
Eklenme
Eklenme, sözcüğün yapım eki veya çekim eki almasıdır. Eklemeli bir dil olan Türkçede eklenme, son eklenme şeklinde gerçekleşir.
Türkçenin ekleri
Türkçenin ekleri yapım ve çekim ekleri olarak iki temel başlıkta değerlendirilebilir.
Yapım ekleri
Yapım/türetim ekleri yeni sözcükler yapma görevi bulunan eklerdir. Yeni sözcükler yapılırken sözcük türü değişebilir. Yapım ekleri dil bilgisel bilgi ve sözlüksel
bilgi taşırlar. Ekleri yeni sözcükler türetebilme yeteneği bakımından türetim yapabilen ekler ve türetim yapamayan ekler olarak ikiye ayırabiliriz. Türetim yapabilen ekler sıklıkları az da olsa yeni sözcükler yapabilen eklerdir. Türetim yapamayan ekler ise dil bilgisel işlevi bulunmayan eklerdir.
Türkiye Türkçesinde kullanılan yapım ekleri şunlardır:
Addan ad yapma ekleri: Addan ad yapma ekleri ad kök ya da gövdelerinden köken anlamıyla bağlantılı yeni ad gövdeleri yapan eklerdir. Türkçede -Aç, -Ak, -gAn, -msI,
-sIz, -tAy vb. pek çok addan ad yapma eki bulunmaktadır. Addan eylem yapma ekleri: Addan eylem yapma ekleri, ad tabanlarından köken anlamıyla bağlantılı yeni eylem
gövdeleri yapan eklerdir. Türkçede -A-, -DA-, -msA-, -lAnvb. pek çok addan eylem yapma eki bulunmaktadır. Eylemden ad yapma ekleri: Eylemden ad yapma ekleri, eylem kök ya da gövdelerinden, köken anlamıyla bağlantılı yeni ad gövdeleri yapan ve sayıca en fazla olan eklerdir. Türkçede -Aç, -gA, -mUr, -sAl, -ntI, vb. pek çok eylemden ad yapma eki bulunmaktadır
Eylemden eylem yapma ekleri: Eylemden eylem yapma eklerini, eylem tabanlarına gelerek yeni eylemler yapan özel söz dizimsel işlevleri bulunan yapılar olarak tanımlayabiliriz. Bu eklerin çatı adı verilen özel görünümleri vardır. Çatı ekleri cümle içinde yüklemin özne veya nesne ile ilişkisini belirler. Çatılar, öznenin ve nesnenin durumuna göre dönüşlü (-n-, -l-), edilgen (-n-, -l-), işteş (-(I)ş-), ettirgen (-Ar-, -(I)r-, -DIr-, -t-, -zIr-) çatılar olarak sınıflandırılabilir. Bunlar dışında sıklık (-AlA-, -IştIr-, -klA-), kuvvetlendirme (a, -ı-, -k-, -y-), olumsuzluk (-mA-) çatılarından söz etmek mümkündür.
Çekim ekleri
Çekim ekleri, eylem ya da ad soylu sözcüklere gelerek bağlı oldukları sözcük öbeklerine göre, sözcükler arasında durum, iyelik, çokluk, kip, zaman, kişi, sayı vb. geçici
ilişkiler kuran, görevsel bağımlı biçim birimleridir. Çekim ekleri, sözlüksel biçim birimlerinde ad durumlarını, bazı dillerde cinsiyet; eylemlerde çatı, kip, görünüş, kişi vb.
gramatikal işlevleri işaretler. Çekim ekleri kendi aralarında ad çekim ekleri ve eylem
çekim ekleri olmak üzere ikiye ayrılır:
Ad çekim ekleri
Ad ya da ad soylu sözcüklere ad çekim eklerinin, yani durum, iyelik, çoğul, soru ve aitlik eklerinin eklenmesine ad çekimi adı verilir.
Durum ekleri: Hâl ekleri olarak da bilinen durum ekleri, cümle içindeki adları diğer sözcüklere değişik anlam ilişkileri çerçevesinde bağlayan biçim birimlerdir. Durum
ekleri iki adı birbirine bağlayan ilgi durumu dışında, genellikle adlarla cümlenin asıl ögesi olan yüklem arasında ilişki kurar. Türkçede yalın (eksizdir), yükleme (-I, -U), ilgi (-In, -nIn), yaklaşma (-A), bulunma (-DA) ve uzaklaşma (-DAn) olmak üzere altı durum ekinin bulunduğu kabul edilir. Bunların dışında farklı kaynaklarda -CA ile yapılan eşitlik, -lA ve -(X)n ile yapılan araç durumları da durum eki olarak kabul edilmektedir.
İyelik ekleri: İyelik ekleri, adın belirttiği nesne ya da kavramın, altı kişiden (ben, sen, o; biz, siz, onlar) birine ait olduğunu gösterir. İyelik eki almış sözcükler, isim tamlamalarında tamlanan ögeyi oluştururlar. İyelik ekleri çokluk eklerinden sonra, durum eklerinden önce gelir. Türkçede birinci tekil kişi iyelik eki (-(I)m), ikinci tekil kişi iyelik eki (-(I)n), üçüncü tekil kişi iyelik eki (-(s)I), birinci çoğul kişi iyelik eki (-(I)mIz), ikinci çoğul kişi iyelik eki (-(I)nIz), üçüncü çoğul kişi iyelik eki (-lAr-I) şeklindedir.
Çoğul eki: Çoğul ekleri, sayıca bir’den fazla varlığı, kavramı ifade eden eklerdir. Türkçede çoğul eki -lAr şeklindedir.
Soru eki: Soru eki eklendiği ada veya ad cümlesine genellikle soru anlamı katan, yazımda ayrı gösterilen, söyleyişte ise ünlü uyumuna giren sözcük ile ek arasında bir dil bilgisel biçimdir. Türkçede soru eki mI, mU şeklindedir.
Aitlik eki: Aitlik eki adlardan zamir ve sıfat türünde adlar yapan, bağlılık, içinde bulunma, aitlik anlamları taşıyan bir ektir. Türkçede soru eki -ki şeklindedir.
Ek eylemler: Ek eylemler, ad soylu sözcüklerin yüklem olarak kullanılmasını, eylem cümlelerinde ise birleşik çekimleri sağlayan eklerdir. Ad soylu sözcüklerin eylem olarak çekiminde birinci ve ikinci kişilerde i-, üçüncü kişinin çekiminde ise -DIr bildirme eki kullanılır. Ek eylemin olumsuz biçimi değil ile yapılır. Ek eylemin geniş/şimdiki zaman, görülen geçmiş zaman, duyulan geçmiş zaman ve şart çekimleri bulunmaktadır.
Eylem çekim ekleri
Eylem çekimi, cümle ve cümlenin yüklemini oluşturmak üzere eylemlerin zaman, kişi vb. çekim eklerini almalarıdır. Türkçede eylem, cümlede temel olarak zaman ile tarz, görünüş, çatı ve kip kategorilerine göre çekime girer.
Eylemde zaman, cümle içinde yüklemin bildirdiği eylemin ilgili olduğu zaman kesitidir. Kip, eylemlerin zaman, kişi ve anlam özelliklerine göre eklerle biçimlenen dil bilgisi
kategorisidir. Türkçede kipler esas olarak ikiye ayrılır: Haber (bildirme) kipleri ve tasarlama (istek) kipleri. Haber kipleri geniş zaman, şimdiki zaman, (belirli) görülen geçmiş zaman, (belirsiz) duyulan geçmiş zaman ve gelecek zaman; tasarlama kipleri dilek/şart, istek, gereklilik ve emir kiplerinden oluşur. Tarz ise zamanda hareket noktasını konuşanın, konuştuğu andan bir başka zamana aktarmasıyla ortaya çıkar. Tarz, yükleme eklenen i- eyleminin geçmiş zamanlarda ve şart kipinde çekimlenmesiyle oluşur. Türkçede dört tarz vardır: Bildirme, öykü, rivayet, şart.
Kişi (şahıs) ekleri: Kişi ekleri, yüklemin belirttiği işle doğrudan bağlantılı olan kişiyi gösterir. Türkçede dört tip kişi eki vardır. Bu ekleri kitabımızın 104. sayfasında yer alan 4.4. no’lu tabloda detaylı olarak görebilirsiniz.
Eylemsiler
Geleneksel bir terim olarak söz ya da cümle içinde eylemleri adlaştırdıklarından dolayı ad, adı niteledikleri için sıfat, iki cümleyi bağladığı için bağlaç işlevinde bulunabilen ve yan cümle kurabilen sözcük ya da sözcük öbeklerine eylemsi adı verilir. Türkçede anlam ve görevlerine göre, zarf fiiller (ulaçlar), sıfat fiiller (ortaçlar) ve isim fiiller (eylem adı, mastar) olmak üzere üç çeşit eylemsi vardır.
Sıfat-fiil: Sıfat fiiller, eylemlerden geçici sıfat yapmak üzere türetilen ve genellikle kişiye bağlı olmaksızın çekimlenen eylemsilerdir. Zaman kavramının ön planda olduğu sıfat fiiller geçmiş (-DIk, -mIş), geniş (-An, -mAz, – r/-Ar) ve gelecek zaman sıfat fiilleri (-AcAk) olmak üzere üç türde değerlendirilebilir.
Zarf fiil: Zarf fiiller eylemlerden geçici olarak türetilen zarf işlevindeki sözcüklerdir. Zarf fiiller zarf ve eylem özelliklerini birlikte gösterebilir. Zarf fiiller tarz ve bağ anlamı taşıyanlar ve zaman anlamı taşıyanlar olmak üzere iki türde değerlendirilebilir. Bu ekleri kitabımızın 105. sayfasında yer alan 4.6. no’lu tabloda detaylı olarak görebilirsiniz.
İsim fiil: İsim fiiler, eylemlerin herhangi bir zamana, sayıya ya da kişiye bağlı olmayan ve sözlüklerde madde başı olarak yer alan biçimleridir. Bütün eylemlere gelebilen isim fiiller eylem değil, addır. Türkçedeki isim fiil ekleri -mA, -mAk ve -Iş’tır.
Soru eki: Soru eki, eklendiği sözcük, sözcük öbeğine ya da cümleye soru anlamı veren mI/mU biçim birimidir.
Yeterlik eki: Yeterlik eki, eklendiği eyleme yeterlik, tahmin veya soru cümlelerinde eylemin gösterdiği hareketi gerçekleştirme için izin anlamı katar. Diğer eylem çekim
ekleri yeterlik ekinden sonra gelir. Türkçede yeterlik eylemlerinin olumlu ve olumsuz biçimleri ayrı biçim birimlerle yapılır. Türkçede olumlu yeterlik fiili -(y)A + -bil-; olumsuz yeterlik fiili -(y)A + -mA şeklindedir.
Sözcük yapımı
Sözcük yapımı, türemiş karmaşık sözcüklerin yapısının yani sözcüğü oluşturan sözcükten daha küçük biçim bilgisel ögelerin diziliş, bir araya geliş biçimlerinin bir tür sözcük sentaksının (söz dizimi) araştırılmasıdır. Sözcük yapımı ile ilgili başlıca yollar şunlardır:
Birleştirme: İki veya daha fazla sözcüğün bir araya gelerek ad veya eylem türünde yeni bir kavramı ifade edecek sözcük oluşturmasıdır. Örn. karatavuk.
Türetme: Türetme, herhangi bir tabana eklenen yapım (türetme, türetim) ekleri aracılığıyla anlam ve/ veya tür bakımından farklı yeni sözcüklerin yapımıdır.
Kalıplaşma: Çekim ekleri hatta cümleler kimi zaman kendi işlevlerinin ve görevlerinin dışında, yeni anlamlar kazanabilir; buna kalıplaşma adı verilir.
Örnekseme: Örnekseme, özellikle ses ve biçim bakımından yabancı sözcükleri model alarak yerli biçim birimlerle sözcük üretilmesidir.
Kırpma: Kimi zaman, bir sözcüğün ilk hecesi ya da bir bölümü ile anlam kaybı olmadan aynı kavram ifade edilebilir. Kırpma, çok heceli bir sözcüğün bir veya daha fazla hecesini kaldırarak yeni sözcük oluşturma yoludur.
Karma: İki sözcüğün hecelerini ya da parçalarını, genellikle ilk bileşenin birinci, ikinci bileşenin ikinci parçasını bir araya getirerek yeni sözcük oluşturma yoludur.
Kısaltma: Kısaltma, sözcüklerin ilk harflerinin tamamının veya bir bölümünün bir araya getirilmesi ile oluşturulur. Sözcüklerin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle oluşan kısaltmaların bir bölümü, bir süre sonra dilin söz varlığına sözcük olarak katılabilir.
Kasıtlı yaratma: Kasıtlı yaratma; birleştirme, türetme vb. herhangi bir biçim bilgisel ögeden ve/veya kuraldan yararlanmaksızın, yeni bir sözcüğün oluşturulmasıdır.
Ters türetme: Ters türetme, türemiş veya türemiş olduğu varsayılan bir sözcükten bir biçim birimin veya biçim birim olduğu algılanan ve daha önceden dilde bulunmayan
(ya da unutulmuş) bir yapının yeni bir sözcük olarak yaratılmasıdır.
Derleme: Derleme, yazı dilinde unutulduğu için kullanılmayan ve ağızların söz varlığında bulunan sözcüklerin tekrar yazı diline kazandırılmasıdır. Türk Dil Devrimi ile halk ağızlarından yapılan derlemelerde dilimize pek çok sözcük kazandırılmıştır.
Tarama: Tarama, yazı dilinde unutulduğu için kullanılmayan ve genellikle yerlerini yabancı kökenli sözcüklerin aldığı, tarihsel kaynaklardaki sözcüklerin tekrar yazı diline kazandırılmasıdır.
Genelleşme: Başlangıçta kişi adı, marka adı vb. özel ad olan sözcüklerin genelleşerek belirli bir türün genel adı hâline gelmesidir.
Kopyalama: Yukarıdaki yolların dışında, dilin söz varlığını geliştirmenin bir başka yolu da kopyalamadır. Bütün diller şu ya da bu ölçüde başka dillerden kopyalama yapmışlardır. Ödünçlemenin yönü; zaman, dilin aracı olduğu kültür ve uygarlığın siyasî, askerî, ekonomik vb. durumuna göre değişebilmektedir. Kopyalamalar kaynak dilden ya doğrudan ya da aracı diller aracılığıyla yapılmaktadır.
Sözcük türleri
Anlam bakımından sözcük türleri Sözcükler söz dizimine girdiği zaman sözlükteki
anlamlarından az çok farklı, kendi aralarındaki yapısal ilişkiye uygun anlamlar kazanırlar. Sözcüklerin amlam bakımından türleri şöyle sıralanabilir:
Temel anlam: Bir sözcüğün başlangıçta yansıttığı, ilk ve asıl kavrama temel anlam adı verilir.
Yan anlam (ikincil anlam): Sözcüğün, temel anlamla ilişkili edindiği bir başka anlam, yansıttığı yeni bir kavramdır.
Mecaz anlam: Mecazlar (metafor), bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda, başka bir sözcüğün yerine kullanılan sözlerdir.
Soyut anlam: Somut anlamın aksine, belirli bir nesneye ait olmayan, o nesneyi çağrıştırmayan, geleneksel tanımıyla beş duyu organı ile algılanmayan, yalnızca zihinde var olan anlamdır.
Terimler: Çeşitli bilim, sanat ve meslek alanlarında kullanılan özel anlamlı sözcüklerdir.
Argo: Hırsızlar, kabadayılar gibi yasadışı veya düşük sosyoekonomik statü gruplarının anlaşma ve iletişim aracı olarak kullandığı özel sözcük ve deyimlerdir. Ancak argo diğer toplumsal katmanlar tarafından da kullanılabilen bir alt dildir. Kadın argosu ve asker argosu vb.
Aktarma: Sözcüğün dile getirdiği kavramla, bir başka kavram arasında çoğu kez benzetme yoluyla bir ilişki kurarak sözcüğün anlamını o kavrama aktarma olayıdır.
Çok anlamlı: Aynı sözcüğün birbiriyle ilgili farklı kavramları ifade etmesidir.
Eş ve yakın anlamlı: Farklı sözcüklerin aynı kavramı ya da eylemi yansıtmasıdır. Eş anlamlılıkta sözcükler anlamca birbirine yakın olmasına karşın, dilde salt eş anlamlılık söz konusu olamaz.
Karşıt anlamlı: Anlam bakımından birbirine karşıt sözcüklerdir. Karşıt anlamlı sözcükler gece ve gündüz gibi birbirlerini tamamlayıcı olabilir.
Çağrıştırma anlamı: Herhangi bir sözcüğün akla getirdiği diğer bir anlam veya sözcüktür.
Yerlileştirme (halk etimolojisi): Halkın, anlamını bilmediği ya da unuttuğu bir sözcüğü ses ve anlam bakımından kendi dilinin sözcüklerinden birine benzetmesidir.
Tür ve görev bakımından sözcük türleri
Türkçede sözcükler geleneksel olarak ad, sıfat, zarf, zamir, edat, bağlaç, ünlem ve eylem olmak üzere sekiz türde toplanmaktadır. Adlar, sıfatlar, zamirler, zarflar ve ünlemler ad soylu sözcüklerdir, ad çekim ekleri alabilirler. Kimi araştırmacılar son çekim edatlarını, bağlaçları ve ünlemleri edat başlığı altında toplamaktadır ancak ünlemlerin ad çekim eklerini alabilmeleri bakımından adlarla da ilgisi vardır.
Adlar: Adlar, canlı, cansız bütün varlık ve kavramları karşılayan sözcüklerdir. Eylemlerle birlikte dilin söz varlığının en önemli türü kabul edilen adlar tek sözcükten ya da birden çok sözcükten meydana gelen bir öbek olabilir.
Sıfatlar: Adları çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Sıfatları varlık ve kavramların niteliklerini gösteren niteleme sıfatları; varlık ve kavramları işaret, sayı, soru, belirsizlik bakımından niteleyen belirtme sıfatları olmak üzere ikiye ayırabiliriz.
Sıfatlarda karşılaştırma daha ve en zarflarıyla; sıfatların bir alt derecesi ise eşitlik durumu eki -CA ile yapılır.
Zarflar: eylemlerin, sıfatların ya da başka zarfların önüne gelerek onları yer, zaman, durum, ölçü ve soru bakımından niteleyen, açıklayan sözcüklerdir. Zarflar, ad soyundan gelen genel anlamlı sözcüklerin anlamlarını daraltır, sınırlar ve yüklemle doğrudan ilişkilidir. Zarflar zaman, yer ve yön, niteleme ve tarz/ durum , azlıkçokluk/ ölçü, soru bakımlarından sınıflandırılır. Kalıplaşmış, yapım eki niteliği kazanmış özel durumlar dışında, zarfların ad çekim ekleri almadığı görülür.
Zamirler: Zamirler, geleneksel dil bilgisinde bir adın veya ad öbeğinin yerini tutabilen ad soylu sözcüklerdir. Aitlik eki -ki bulunan seninki vb. yapılar da cümlede zamir işlevi kazanabilir.
Zamirler; şahıs zamirleri, işaret zamirleri, belirsizlik zamirleri, soru zamirleri olmak üzere dörde ayrılır.
Edatlar: Kendilerinden önceki ad soylu sözcüklere yalın, yaklaşma, uzaklaşma, ilgi vb. ad durum ekleriyle bağlanarak cümle ögesi olabilen veya diğer sözcük ve sözcük öbekleriyle ilişki kuran, anlamdan çok görev yönü ağırlıkta olan çekimsiz sözcüklerdir.
Bağlaçlar: Bağlaçlar sözcükleri veya cümle ögelerini birbirine bağlayan çekimsiz sözcüklerdir. Bağlaçlar sıralama, denkleştirme, karşılaştırma ifade edebilir.
Ünlemler: Diğer sözcük ya da sözcük öbekleriyle doğrudan söz dizimsel ilişkisi bulunmayan ve çekime girmeyen ‘aşırı ve ani’ duygu, seslenme, sorma, gösterme, cevap vb. ifade eden veya doğa seslerini taklit eden sözcüklerdir.
Eylemler: Eylemleri kısaca cümlede yüklem görevinde bulunabilen sözcükler olarak tanımlayabiliriz. Geleneksel tanımıyla eylemler yapma, olma vb. bildiren sözcüklerdir.
Daha ayrıntılı bir tanımla, eylemler cümle içinde sayı, görünüm, kişi, kip, çatı kavramlarını taşıyabilen sözcüklerdir. Eylemler nesne alıp almamalarına göre geçişli ve geçişsiz olarak ikiye ayrılır. Nesne alanlara geçişli eylem, almayanlara geçişsiz eylem adı verilir. Örneğin bul-, içeylemleri geçişli, gül-, uyu- eylemleri ise nesne alamayan geçişsiz eylemlerdir.