Sulâsî Mucerred ve Sulâsî Mezîd Fiillerde İsm-i Fâ‘il ve İsm-i Mef‘ûl

SULÂSÎ MUCERRED VE SULÂSÎ MEZÎD FİİLLERDE
İSM-İ F‘İL VE İSM-İ MEF‘ÛL

Türkçede “etken ortaç” kavramı ile ifade ettiğimiz “ism-i fâ‘il” yapısı ve “edilgen ortaç” kavramı ile karşıladığımız “ism-i mef‘ul” yapısı hem sulâsî mucerred, hem de sulâsî mezîd fiillerden elde edilen yapılardır. Sulâsî mucerred fiillerde fiili yapan, eylemi gerçekleştiren isim elde edilmek istendiğinde “fâ‘il” kalıbı; fiilin ifade ettiği işten etkilenen varlığı göstermede “mef‘ûl” kalıbı kullanılır. Önce ism-i fâ‘il konusunu görelim:

İsm-i fâ‘il:

İsm-i fâ‘il (etken ortaç), fiilden türeyen ve işi yapanı gösteren kelimedir. Sulâsî mucerred fiillerde, fiilin فاعِ لٌ (fâ‘ilun) formuna uyarlanmasıyla elde edilir. Fiil, bu yapıya girince artık bir isme dönüşmüş olur ve mastar köküne -en, -an, -ar, -er, -ci, -cı, -man, -men, -gin, -kin, -gün, -kün gibi ekler ilave edilerek anlamlanan yeni bir kelime olur. Fiilin bu yapısı bazen şimdiki zaman anlamı vermede de kullanılır. Örneğin;
كَتَبٌَ (yazdı) fiilini ( فعِلٌ ) kalıbına uyarlayacak olduğumuzda, ( كاتِبٌٌ ) sözcüğünü elde ederiz. Bu yeni sözcüğü “yaz-an”, “yaz-man”, “yaz-ar”, “yaz-ı-cı” biçiminde anlamlandırmak mümkündür. İster geçişli, ister geçişsiz olsun bütün sulâsî fiilleri bu kalıba uyarlamak mümkündür. Fark edileceği üzere bu yapıda ziyade harf, “fâu’l-fi‘l”den sonra getirilen bir elif harfidir.

b) İsm-i mef‘ûl:

İsm-i mef‘ûl (edilgen ortaç), fiilden türeyen ve fiilin ifade ettiği işten etkileneni gösteren kelimedir. İsm-i mef‘ûl, sulâsî mucerred fiillerde fiilin, مَفْعولٌ (mef‘ûlun) formuna uyarlanmasıyla elde edilir. İsm-i mef‘ûl formuna uyarlanabilen fiiller, sadece nesne alabilen, yani geçişli olan fiillerdir. Nesne almayan fiillerin, ism-i mef‘ûl formunda türeyeni pek bulunmaz. Bu kalıptan bir sözcük, ilgili fiilin edilgen mastar köküne –en, -an, -miş, -mış, -muş, -müş, -li, -lı gibi ekler ilave edilerek anlamlandırılabilir. Örneğin;
كَتَبٌٌَ (yazdı) fiilini (مَفْعولٌ ) kalıbına uyarlayacak olduğumuzda, ( مَكْتو بٌٌ ) sözcüğünü elde ederiz. Bu yeni sözcüğü “yaz-ıl-an”, “yaz-ıl-mış”, “yaz-ılı” biçiminde anlamlandırmak mümkündür. Fark edileceği üzere bu yapıda ziyade harf, “fâu’l-fi‘l”den önce getirilen ve fetha ile harekeli bir mim harfi ve “aynu’l-fi‘l”den sonra getirilen bir vâv harfidir.
Şimdi başka birkaç fiili daha bu yapıya uyarlayarak elde edilen yeni anlamları görelim:

 

 

 

Bildiğiniz gibi muzâri form, hem geniş zaman kipi hem de şimdiki zaman kipi için kullanılmaktadır. Bir eylemi içinde bulunduğumuz an itibariyle yapmakta olduğumuzu ifade için ism-i fâ‘il ve ism-i mef‘ûl yapılarından yararlanılabileceğini biliyorsunuz. Her iki yapı istendiğinde sadece şimdiki zaman anlamı ifade etmek üzere de kullanılabilir. Örnek:

 

İsm-i fâ‘il olan kelime, merfû, mansûb ve mecrûr durumda, tekil, ikil, çoğul olarak çekimlenebilir

SULÂSÎ MEZÎD FİİLLERDEN İSM-İ F‘İL VE İSM-İ MEF‘ÛL TÜRETMEK

Mezîd fiillerde ism-i fâ‘il ve ism-i mef‘ûl yapıları, sulâsî mucerred fiillerden elde edilenlerden farklıdır. Mezîd fiiller bir harf ziyadeli, iki harf ziyadeli ve üç harf ziyadeli olmak üzere çeşitlilik gösterdiklerinden bunların tümü için tek bir kalıp yoktur. Bunun yerine bütün sulâsî mezid fiillerden şu yol izlenerek ismi fâ‘il ve ism-i mef ‘ûl elde edilir:

1. Önce fiilin muzârisi alınır: عَلَّمٌَ → يعَُلِّمٌُ
1- Yerine ötre ile harekeli bir mim harfi getirilir: مٌُعَلٌِّمٌُ
2- Sondan bir önceki harfin harekesi ism-i fâ‘ilde kesra; ism-i mef‘ûlde fetha yapılır.
3- Fiilimiz artık isimleştiği için sonu tenvinlenir.

مُعَلِّمٌ : öğreten, öğretmen (ism-i fâ‘il)
مُعَلَّمٌ : öğretilen (ism-i mef‘ûl)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkçede “beğenmek” fiili, öznenin aktif durumda kullanıldığı, dolayısıyla “bir şeyi beğenmek” biçiminde nesne alan bir yüklemdir. Arapçada bu ifade (أَعْجَبٌَ ) fiiliyle kullanılır, ancak Türkçedekinin tersine beğenilen nesneyi özne, beğeneni nesne durumuna koyan bir kullanılış özelliğine sahiptir. Türkçede “Ben bu romanı beğendim.” cümlesini Arapçaya çevirirken şöyle kurgulamak zorundasınız: “Bu roman beni hayran bıraktı.” Yani hoşa giden şey “özne” konumunda, hoşlanan kişi ise fiilin nesnesi konumunda kullanılır.

(Kitap, Ali’nin hoşuna gitti. ) أعْجَبَ اٌلكِتابُ عٌَلِيّاً

(Sınav soruları, öğrencilerin hoşuna gitti.) أٌَعْجَبَتْ أٌَسْئِلَةُ اٌلامْتِحانِ اٌلطُّلّّبَ

   Kolay gelsin (Kelime anlamı Allah sana afiyet versin)الله يعُْطيكَ العافِيَة

Gördüğümüz bir iyilik karşısında karşımızdakine iyi dileklerimizi sunmak istediğimizde aşağıdaki ifadelerden herhangi birini rahatlıkla kullanabilirsiniz: