DİL BİLGİSİ: ARAPÇADA ZAMANLAR

DİL BİLGİSİ: ARAPÇADA ZAMANLAR

القواعد: الأزمان في اللغة العربیة

Arapçada zaman ifadelerini toplu olarak göreceğimiz bu bölümde ilk olarak
daha önceki derslerimizde bahsettiğimiz zamanları kısaca hatırlayacağız. Birinci
kitabımızda da değindiğimiz gibi Arapça fiiller 3. tekil eril mâzî (di’li geçmiş)
zaman formlarıyla anılır ve sözlüklerde madde başı olarak bu şekilde bulunurlar.
Mâzî çekiminde fiilin sonuna aşağıdaki tabloda kırmızı ile gösterilen ekler gelir.
Üçüncü tekil dişil forma ait dişil te’si dışında bu eklerin tümü, aynı zamanda fiile
bitişik özne zamirleridir.

Geçmiş Zaman (Mazi)

Arapçada muzâri olarak anılan zaman kipi, Türkçede hem geniş hem de şimdiki
zaman kipine karşılık gelmektedir. Şimdi muzâri bir fiilin çekimini aşağıdaki
örnek üzerinden tekrar hatırlayalım.

Geniş/Şimdiki Zaman

Gelecek Zaman

Arapçada gelecek zaman kipi elde etmek için fiilin muzârisinin başına سya da
سوف ekleri getirilir. Bu ön ekler, fiilin son harekesi üzerinde her hangi bir
değişiklik yapmaz. Bu ön eklerden esas itibariyle ( س) eylemin yakın bir
gelecekte yapılacağını, dolayısıyla kesinliğini, ( سوف ) ise eylemin nispeten uzak
bir gelecekte yapılacağını ifade etse de günümüz Arapları bu ön ekleri
kullanırken bu inceliği pek gözetmezler; günlük dilde سوف ’yi de rahatlıkla yakın
bir geleceği ifade etmek üzere kullanabilirler. Şimdi ( س) ön ekini kullanmak
suretiyle gelecek zaman kipini hatırlayalım:

 

ARAPÇA FİİLLERDE HİKÂYE KİPİ
الزمن المستمر في الأفعال العربیة

Arapça fiilleri hikâye kipine çevirmek için önceki derslerimizde kullanımını ve
kurallarını öğrendiğiniz كان den yararlanacağız. Kâne’nin kullanımı ile ilgili
bilgilerimizi hatırlayacak olursak isim cümlesinin başına geliyor, isim cümlesinin
öznesini (mubtedâsını) kendisine isim; yüklemini (haberini) kendine haber
olarak alıyordu. Mubtedâ’ya artık kâne’nin ismi anlamında اسم كان ; habere ise
kâne’nin haberi anlamında خبر كان adı veriliyordu. Kâne’nin ismi daima merfû‘;
haberi ise mansûb olmak zorundaydı. Kâne başına geldiği isim cümlesinin
anlamını geçmiş zamana çeviriyordu.

Kâne’nin haberi bir fiil (cümlesi) olduğunda, o fiil hangi zaman kipinde ise, ilgili
zamanın hikâyesi kipini elde etmiş oluruz: Örneğin isim cümlesinin fiili geniş
zaman kipinde kullanılmışsa, başa kâne gelince bu cümle geniş zamanın
hikâyesi olur. İsim cümlesinin haberi, gelecek zaman kipinde kullanılmışsa, başa
kâne getirilince bu sefer gelecek zamanın hikâyesi elde edilmiş olur. İsim
cümlesinin haberi geçmiş zaman kipinde kullanılmış bir fiil ise, başa kâne
getirildiğinde geçmiş zamanın hikâyesi elde edilmiş olur. Şimdi sırasıyla tüm
zamanların kâne ile hikâye kipine dönüşümünü örnek cümlelerle inceleyelim.

Geniş Zamanın Hikayesi

Geçmiş zamanda devam eden bir olaya veya işe işaret eden zamandır. Bu olay
geçmişte başladığı o muayyen (belirli) vakitte hâlâ sürmektedir. Geniş zamanın
hikâyesi kipi, haberi muzâri fiil olan isim cümlesinin başına kâne getirilmek
suretiyle elde edilir. İsim cümlesinin mubtedâ’sı açık bir isim ise, kâne bu ismin
cinsiyetine bağlı olarak üçüncü tekil eril veya dişil formda kullanılır. İsim
cümlesinin mubtedâsı ayrık bir özne zamiri ise, üçüncü tekil eril ve dişil ayrık
özne zamirleri dışındakiler bitişik özne zamirine dönüşerek kâne’ye bitişirler.
Örneğin;
(Muhammet, çocuklarla oyun oynar.)
محمد یلعب مع الأطفال
(Muhammet, çocuklarla oyun oynardı.)
كان محمد یلعب مع الاطفال

Şimdiki Zamanın Hikâyesi

Arapçada şimdiki zamanın hikâyesi iki yolla yapılır:

a. Tıpkı geniş zamanın hikâyesi kipinde olduğu gibi, haberi muzâri fiil olan isim
cümlesinin başına kâne getirilmek suretiyle elde edilir, ancak burada eylemin
her zaman yapılan bir eylem değil de belli bir zamanda yapıldığını göstermek
için uygun bir zaman zarfı kullanılır. Örneğin;
(O sırada camiye gidiyordum.)
كنت أذھبُ إلى المسجد ذلك الحین
(Sınıfta ağlıyordu.)
كانت باكیة في ال صفَِّّ

Şimdi, kullanılan fiilin yapısı aynı olduğu için bir tabloda hem geniş zamanın
hikâyesi, hem de şimdiki zamanın hikâyesi çekimini, kâne kullanılmazdan önceki
isim cümlesinin mubtedâsının ayrık özne zamiri olduğunu varsayarak, bir
tabloda görelim:

Gelecek Zamanın Hikâyesi
Gelecek zamanın hikâyesi kipi, haberi ( س) ile gelecek zaman formunda fiil olan
isim cümlesinin başına kâne getirilmek suretiyle elde edilir. Örneğin,

(Bir şey diyecektim.)
كنت ساقول شیئاً.
Şimdi, gelecek zamanın hikâyesi çekimini, kâne kullanılmazdan önceki isim
cümlesinin mubtedâsının ayrık özne zamiri olduğunu varsayarak, bir tabloda
görelim:

Geçmiş Zamanın Hikayesi

Geçmiş zamanın hikâyesi kipi, haberi mâzi fiil olan isim cümlesinin başına kâne
getirilmek suretiyle elde edilir. Bu yapıda, mâzî fiilin başında anlamı güçlendiren
قد edatı kullanılır. Örneğin;
(Muhammet bir mektup yazdı.)
محمد كتب رسالة.
(Muhammet bir mektup yazmıştı.)
كان محمد قد كتب رسالة.

Dikkat: قد edatı, edatı, mâzî fiilin başında kullanıldığında anlamı pekiştirir,
“kesinlikle” anlamına gelir, bu durumda bazen bir başka kesinlik ifade aracı olan
لَ ile birlikte لقد biçiminde de kullanılabilir.Muzâri fiilin başında kullanıldığında ise
ihtimal anlamı verir, “belki” anlamına gelir.

Şimdi, geçmiş zamanın hikâyesi çekimini, kâne kullanılmazdan önceki isim
cümlesinin mubtedâsının ayrık özne zamiri olduğunu varsayarak, bir tabloda
görelim: