Arapçada bu gruba إ نَّ وَّ أَّخواتها (İnne ve benzerleri) veya الأحْ رف اَّل مَّ شَّب هَّة بَّال فَّعَّْل (fiile benzeyen harfler) adı verilir. Bu grubun özelliği tıpkı kâne ve grubu gibi isim cümlesinin başında kullanılması; isim cümlesinin mubtedasını kendisine isim, haberini de kendisine haber yapmasıdır. Kendisinden sonra gelen sözcüklerin son harflerinin harekeleri (irâbı) üzerindeki etki bakımından kâne ve grubunun tam tersi bir etkiye sahiptir: İnne ve grubunun ismi dâima mansûb, haberi ise dâima merfûdur. Bir başka ifadeyle, isim cümlesinin mubtedası olan kelime, cümlenin başına inne geldiğinde, artık inne’nin ismi olarak mansûb olmak zorundadır. İsim cümlesinin merfû olan haberi, cümlenin başına inne’nin gelmesinden sonra da merfû olarak kalır, ama artık
Bu gruba giren fiile benzeyen harflerin hiçbiri, morfolojik yönden çekimlenmezler, yapısal değişikliğe uğramazlar.
Sadece cümlenin irâbını ve anlamını değiştirirler.
Gruba adını veren inne anlamı güçlendirir. Vurguyu artırır. Başına geldiği isim cümlesine “şüphesiz ki, muhakkak ki, gerçekten” gibi anlamlar katar.
Akıl bir süstür. . العقْل زيْنة
العقْلَّ : mubteda, merfû, ref alâmeti sondaki damme.
زيْنة : haber merfû, ref alâmeti sondaki damme.
Şüphesiz ki (muhakkak ki) akıl bir süstür. . إن اَّلعقْل زيْنة
إنَّ : Fiile benzeyen harf; isim ve haber alır, ismini nasb, haberini ref eder.
إنَّ : العقْلَّ ’nin ismi, mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.
إنَّ : زيْنة ’nin haberi, merfû, ref alâmeti sondaki damme.
Dikkat: Yukarıda yer alan isim cümlesinde başa inne gelmesiyle mubtedanın mansûba dönüştüğünü; haberin zaten merfû olduğu için merfû olarak kalmaya devam ettiğini fark ediniz.
Mubtedası ayrık özne zamiri olan isim cümlesinin başına inne geldiğinde, bu zamir inne’nin ismi olacağından “mansûb muttasıl zamir”e (“bitişik nesne zamiri”ne) dönüşür. Örnekleri inceleyelim:
Dikkat: Verilen örneklerde başına inne gelmiş olan cümleye artık ayrık özne zamiriyle başlanmadığını, zamire işaret eden ayrık özne zamirinin, bitişik nesne zamirine dönüştüğünü ve bu şekliyle inne’ye eklendiğini fark ediniz. Bu durumda inne’ye eklenen
bitişik nesne zamiri inne’nin ismi olur.
Bu yapıda bir cümlenin irâbını yapacak olursak, bunu şöyle yaparız:
(Muhakkak ki sen terbiyelisin.)َّ . إنَّكِ مُؤَدَّبَة
إ نَّ: إنَّكِ :İnne ve grubundan, (fiile benzeyen harf), كَّ : bitişik nesne zamiri, inne’nin ismi, mahallen mansûb (çünkü zamirler mebnîdir, değişmez).
مُؤَدَّبَة : İnne’nin haberi, merfû, ref alâmeti sondaki damme.
Şimdiye değin kullanılan örnek cümlelerde mubtedanın haberleri hep mufred idi. Aşağıda ise haberi cümle veya şibih cümle olan isim cümlelerinin başına inne getirilmesi durumu verilmektedir. Cümle veya şibih cümle türünden bir haber inne’nin haberi olduğunda irâbı yine mahallen merfûdur, çünkü inne’nin haberi de merfû olmak zorundadır. Örnek:
İlk cümledeki “ ذهب إَّلى اَّلموْقفَّ ” fiil cümlesi hâlinde mubtedanın haberi olarak mahallen merfû idi; inne ile birlikte kullanılınca bu kez inne’nin haberi olarak mahallen merfû oldu.
İkinci cümledeki “ في اَّل موْق فَّ ”, şibih cümle (câr-mecrûr) hâlinde mubtedanın haberi olarak mahallen merfû iken, inne ile birlikte kullanılınca bu kez inne’nin haberi olarak mahallen merfû oldu.
Cümlenin gelişinden inne’nin anlamı güçlendirmek için kullanıldığı açık olan yerlerde, inne’yi kesinlik ifade eden sözcüklerden uygun olanıyla anlamlandırmak icap eder. Bu arada Kur’ân-ı Kerîm’de inne’nin anlamı güçlendirmek, kesinleştirmek için kullanıldığını biliniz. Örneğin Bakara sûresi 109. âyette inne’nin kullanımı şu şekildedir:
إن ve grubundan olan ve onun gibi isim ve haber alıp ismini nasb, haberini ref eden diğer fiile benzeyen harfler şunlardır:
لَكِنَّ , لَعَلَّ , لَيْتَ , كَأَنَّ , أَنَّ
أَنَّ : Bunlar içinde أنَّ sıklıkla kullanılanlardandır. İsim cümlesine kattığı anlam bakımından إ نَّ ile aynıdır. Şunu söylemek mümkündür: Cümle başında daima inne kullanılırken, cümle ortasında enne kullanılır. أنَّ iki cümleyi birbirine bağlamada kullanıldığında “muhakkak”, “gerçekten”, “kuşkusuz” gibi anlamlarla karşılanmaz, -ki bağlacıyla karşılanır: